Evet, yeni bir nisan ayı ve yeni bir 1-7 Nisan Kanser Haftası. Ben geçmiş senelerden bu yana kanserle ilgili gün ve haftaların kaçıncısını geride bıraktığımı bilmiyorum. Ancak çok uzun senelerdir büyük öz verilerle, organizelerle insanların farkındalığı adına verilen hizmetleri gayet yakından takip ediyor ve biliyorum. Kanserle Mücadele Derneği’nin öncülüğünde, Kocaeli Üniversitesi’nin değerli hocalarının katılımıyla hazırlanan önemli etkinlikler bunlar.  O nedenle önemli çalışmalarından ve dolayısıyla kıymetli zamanlarından ödün vererek insanlığı kanser hastalığına karşı bıkıp, usanmadan bilgilendiren hocalarımıza şükranlarımızı sunuyorum. Hele de; derneğin kurucusu ve onursal başkanı sevgili hocamız Prof. Dr. Zafer Utkan tüm hastaların babası olmayı sürdürüyor. Bu yıl mesleğinin 40. yılı olduğunu biliyor, kendisini "daha nice 40 yıllara hocam" diyerek yürekten kutluyoruz. Kendisini uzun yıllardır tanırım. Üstlendiği görevi bu derece ciddiye alarak bıkmadan usanmadan, yorulmadan çalışan zor bulunur. Prof. Dr. Zafer Utkan, hastalık nedeniyle zor durumda olanların sorununa çözüm bulma yolunda onlara el uzatıp yalnız bırakmayan, çok iyi ve özel bir hekim. İşte bu yıl da sevgili hocamız Prof. Dr. Zafer Utkan ve hekim arkadaşları yine önemli çalışmalara imzalarını attılar. Ülkemizde artarak ortaya çıkmaya devam eden hastalıkta olabildiğince dikkat çekmek istiyorlar.

Haydi gelin, tüm yaşananları bu mücadelenin kahramanından dinleyelim.   

Merhaba sayın hocam. Sizinle yeni bir kanser haftasında yine faydalı bir sohbet edeceğiz. Öncelikle nasılsınız?                                                                                                                                  

Çok şükür iyiyim Sevcan Hanım. Evet, yeni bir haftanın içindeyiz.  İnanılmaz bir yoğunluk ve programlarla koşuşturuyoruz. Eve ne zaman gittiğimi ve dinlenme zamanımı unuttum inanınız. Çalışmaya devam. İnanıyorum, her şey çok güzel olacak.                                                          

Bu yoğun trafiğinizde bizi kırmayıp davetimize katıldığınız için teşekkür ederiz. Bize biraz kanser denen bu korkutucu hastalıktan bahseder misiniz?                                                                                                                                                             

Biliyorsunuz genel cerrahi ve onkoloji uzmanıyım. Bölgemizin biraz özelliği ve bizim ilgi alanımızla ilişkili olarak da bazı organ hastalıkları ve tercihen onkolojik vakalarla çok daha fazla muhatap olan yoğun bir yaşamımız var. Elimizden geldiğince de bilgilerimizi arttırarak ve kendimizi geliştirerek faydalı olmaya çaba sarf ediyoruz. Kocaeli Üniversitesi yaşamımızın önemli bir kısmını temsil ediyor. Profesyonel yaşamımızda da çok özel bir yeri var. Kanser aslında çok korkutucu olmasına rağmen tedavisi olan bir hastalık. Ancak; yaş, cinsiyet, ve etnik köken fark etmeden herkesi etkileyen sinsi bir hastalık. Ne yazık ki tüm çabalara rağmen hızla yayılıyor. Vücudumuzda 200 den fazla kanser hücresi olabilir. Bunun yarısı çevresel faktörler, sigara, obezite, virüsler, bakteriler, alkol ve yüzde 15 aileden gelen kalıtsal durumlardır. Bilhassa meme kanseri ilk sıralarda yer alıyor. Sadece kadınlarda değil, erkeklerde de görülebilen bir kanser türü. Artık herkes biliyor ki kanserden kurtulmanın ilk yolu erken teşhisten geçiyor. İşte bu farkındalığı yaratmak için hep birlikte çalışıyoruz.                                                                                                                                                                          

Hocam dünyada ve ülkemizde en sık görülen hangi kanser türü acaba ?

Maalesef ki en çok üzerinde durduğumuz  meme kanseri. Yaygınlığı sürüyor.    

Peki neden en çok meme kanseri acaba?                                                                                                                                                  

Meme kanseri için en önemli birinci risk kadın olmak. Dolayısıyla kadın nüfusumuzun yoğunluğunu hesap edince ciddi bir rakama ulaşması gayet doğal aslında. Tüm dünyada da, bizim ülkemizde de neredeyse dört kadın kanserinden birisi meme kanseri. Uzun yıllardan beri de bu pozisyonunu korumaya devam ediyor. O nedenle de şüphesiz sıklığın çok daha fazla farkındalığını yakalamak için elimizden geleni yapma mücadelesi veriyor ve erken tanı çabalarıyla da bunu takip ediyoruz. Elimizdeki tespitler sonucu tabi ki her organa ait kanser ya da hastalık önemsenmeli ve bu anlamda da toplumsal bir çaba sarf etmeliyiz. Dediğimiz gibi erken tanının ve erken teşhisin sağlığımız adına önemi çok büyük.                                                       

Bunu da sürekli söylüyorsunuz. Erken tanının tedavide büyük değeri var diyorsunuz. Peki geri dönüşlerden memnun musunuz.?                                                                                                                            

Bu konuda dikkat çekici olmaya çalışıyoruz. Onun bir takım yolları var. Şüphesiz bunu yılın her günü, her ayı, aynı frekansta, yüksek profilde seslendiremeyeceğimiz için, bazı gün ve ayların dikkat çekici olması akıllıca. Nitekim meme kanseri için de Ekim ayının 1’i ve 31’i farkındalık günleri. 15 Ekim tarihindeyse erken tanı farkındalığı yapılıyor. Bunun için bilhassa pembe kurdeleleri takarak, etkinlikler yaparak erken teşhisin önemini duyurmaya çalışıyoruz. Bunun nedeni şudur aslında; Bazı kanserlerin, örneğin akciğer kanseri gibi önlenebilir kanserlerin bazı alışkanlıklar ( tütün kullanımı vs. gibi ) vazgeçilirse yüzde yüz olumlu etkisinin olduğu bilinmelidir. Tam tersi dahi olsa, en ağır kanser dahi erken teşhisle tedaviyi kolaylaştırabilir. Genel sağlık açısından da büyük önemi vardır. Ama en önemli etken ısrarla tekrarlıyorum ki erken teşhistir. Böylece şansımızı da arttırmış oluruz. Mesela bu aya hürmeten söylenilirse meme kanserleri erken tanıyla önlenebilir. Tahmin edeceğiniz gibi geç kalınmış vakalar kanserin sadece organda kalmasını sağlamıyor, maalesef başka organlara da gitmesi sonucu işi çıkmaza sokup sonucunda tedaviyi güçleştirir bir durum arz ediyor.                                    

Tamam da hocam biz millet olarak genelde başımıza bir rahatsızlık gelmeden kontrollere gitmeyiz ki. Sizlere şikayeti olmayan hasta geliyor mu?.                                                                                             

Çok önemli bir konu bu. Söylememiz gereken en önemli şey “erken tanımlama”, kişinin erken tanılarının ortaya çıkması demektir. Mesela yine meme kanserinden örnek verecek olursak organa ait yakınmalarının olmadığı bir süreci yakalamak önemlidir.  Dikkat edilmesi gereken, memedeki bazı değişikliklerdir. Meme derisinin farklılığı, memede çöküntü, gamzeleşme, koltuk altında şişlik, bir memenin diğerinden farklıca büyümesi, meme başında yara veya akıntı gibi şikâyetlerin varlığı sonucu derhal denetlenmesi lazımdır. Şu da unutulmasın, ille de meme kanseri olunacak diye bir şey yok. Bunların değerlendirmeyi gerektirme özelliği var. O nedenle ülkede toplum tabanlı tarama uygulanmalıdır. Mesela risk gurupları öncelikle denetlenmelidir. 2000’li yıllardan bu yana ülkemizde Sağlık Bakanlığı’mız bunu yapıyor. Çok da yol kat edildi. Hedefimiz yüzde 70 - 80 popülasyona ulaşmaktır. Bütün bu çalışmalarımıza rağmen maalesef yüzde 20 – 25’leri aşamamış olmak bizi üzüyor. Demek ki bu konuda sağlık profesyonellerinin yapması gereken şeyler kadar devletimizin de yapması gerekenler var. Bu istenen farkındalığı bizimle birlikte yaratması gerekir. Görünen o ki, farkındalığı zirve yapmalıyız.

Kanser tarama merkezlerine herkes gidebiliyor mu? Ücretli mi? Bu konuda da bilgi karmaşası ve eksikliği var diye düşünüyorum.                                                                                            

Bu tarama projelerin adı KETEM. Yani, “Kanser Erken Teşhis ve Tarama Merkezleri.” 2000 - 2002 yıllarından itibaren yine kadın kanserleri  arasında meme ve rahim ağzı kanseri taramalarıyla başlayan, sonrasında da 2009 – 2010’lu yıllarda erkek kanserleri “kolon kanserleri”  taramalarıyla başlamış ve devam etmiş durumdadır. Aynı zamanda oralarda gayet verimli bilgi alışverişi, insanların taşıdığı riskler hakkında bilgi - öneriler ve eğitimler verilmektedir. Taramalar periyodik bir şekilde sürer. Unutsanız da oradan size çağrı gelecektir. Bu çalışmaların farkındalığımıza büyük katkısı vardır. Hiçbir ücret alınmaz. Ciddi bir hizmet. Koruyucu hekimliği de öne çıkarır.                                                                                                                       

En çok risk taşıyan gurup hangisi desem bana cevabınız ne olur?

Aslına bakarsanız çok sayıda kanser herkes için risk konusu. Ama başta da dediğim gibi kadın olmak önemli bir risk. Ancak yüzde bir ihtimal erkeklerde de meme kanseri riski var. Bazı risk faktörleri değiştirilemez. Mesela genetik yapımız, ırksal durumumuz, yaşımız gibi. Ama değiştirebileceklerimiz de var. Beslenmeyle ilgili, kilo fazlalığı, hareketsizlik, bir takım dış etkenler “sigara, kimyasallar, alkol” her organdaki kanseri tetikleyebilir. Fakat hiçbir risk faktörü olmadan da kansere yakalanan çok insan tespit ediyoruz. Yani risk faktörüm var veya yok diyerek rahat veya korkuyla davranmaktansa tarama yaptırmalı, bir uzmana başvurmalı ve devletimizin verdiği bu imkânlardan yararlanmalıyız. Kendi kendini kontrol etmekte fayda sağlayabilir. Meme kanseri adına bunu da gerekli buluyorum.                                                                               

Kıymetli hocam sohbetimizi bitirmeden önce bu yıl ki “Kanser Haftası” içinde de faydalı çalışmalar yaptınız. Bu konuda ne söylemek istersiniz?                                          

Hastanemizdeki inanılmaz yoğun çalışmalarımızın yanı sıra haftaya yine çok heyecanla başladık. Değerli hocalarımız bazı söyleşilere katılarak çok önemli bilgilerini katılımcılarla paylaştılar. Öncelikler; bu programlarda Kanserle Mücadele Derneği’mize büyük katkılarından dolayı teşekkür ederim. Başarılı hizmetler veriliyorsa bunda önemli payları var. Hep birlikte bu hastalığı yeneceğiz. Ayrıca size sesimiz olduğunuz için teşekkür ederim ve Time Kocaeli okurlarına da sağlıklı günler dilerken kendilerini ihmal etmemelerini tavsiye ederim.                                                  

Sevgili Hocam; sizlere çok teşekkür ederiz. İnsanlık adına hiçbirinizin hakkı ödenmez. Varlığınız hepimize büyük bir güçtür.

İyi ki varsınız. Sizi seviyoruz…