HAZIRLAYAN: DR. ASLI TAMER

Merhaba sevgili okurlar. Çok sevdiğim, içimizdeki kâşifi serbest bıraktığımız mevsim yaza veda ederken size biraz yaz anılarımızıanlatıp soğuyan havalarda içinizi ısıtabilirsem ne mutlu bana.

Bu yazın başlangıcında hayatımın en büyük çılgınlıklarından biri olarak, şimdiye kadar motosiklete bile sayılı defa binmiş olan ben, eşim Tolga’ya uyup motosikletle Yunanistan’ın Thassos Adası’na gitmiştim. Sağ olsun sevgili eşim, sırf bu yolculukta rahat edeyim diye, geçen yaz çok beğenerek evladiyelik aldığı motoru Scrambler’ı satmış ve beni şimdiye kadar yolculuk ettiğim en konforlu ve keyifli araç olan Goldwing’le tanıştırmıştı.Aşırı konforlu deri koltuklarıyla, ısıtmasıyla ve en güzeli de gümbür gümbür çalan müzik sistemiyle eğlene eğlene Yunanistan’a gidip gelmiştik. Motorumuzla Yunan Adası’nı keşfetmek çok keyifliydi. Türkiye’ye dönüp normal hayatımıza döndükten kısa bir süre sonra içimizden bir ses yaz bitmeden Goldwingciğimizle bir motor gezisi daha yapalım diyordu. Önümüzdeyse uzun bir kurban bayramı tatili vardı.

Eşim Tolga’nın önerisiyle, rotamızı benim memleketim Çanakkale’de bulunan Gökçeada’ya çevirdik. Bozcaada’nın eskiye nazaran çok turistikleştiğini ve ticarileştiğini düşündüğümüz için, daha bakir kalanGökçeada’ya gitmeyi tercih ettik. Neden ada diye soracak olursanız, adalarda bizi hep çeken bir şey var. Adanın havası mı desek, ada insanının samimiyeti mi, yoksa deniz ürünleri veya müzikleri mi, tam bilmiyoruz.

10 SEVİMLİ KÖY

Gökçeada bir ilçe merkezi ve 10 sevimli köyden oluşuyor. Bunlardan bana göre görülmesi gerekenler Bademli, Kaleköy, Zeytinliköy, Tepeköy ve Yeni Bademli...  Biz merkeze yakın olan bir köy olan Yeni Bademli’de kaldık. Oradan balık restoranlarının olduğu Kaleköy’e gitmek de sadece birkaç dakika sürüyordu.

Adada en çok dikkatimizi çeken şey doğal güzellikleri ve eski taş Rum evleri oldu. Diğer adalarda olduğu gibi burada da uzun yıllardır Rumlar ve Türkler bir arada yaşıyor. Son dönemlerde Gökçeada’da harabe taş evleri alıp restore ettirmek çok popüler olmuş. Küçük bir odalı evi 200 – 250 bin TL gibi rakamlara alıp restorasyon için de bir bu kadar harcayarak son derece konsept evler ortaya çıkarmışlar. Kimi yaptırdıkları bu evlerde keyifle oturuyor, kimiyse kâr edeceği şekilde satmaya çalışıyor.Genellikle belli bir eğitim seviyesinde kültürlü insanların ev almaya yöneldiği Gökçeada’da bu durum burada yaşayan ada sakinlerini de mutlu ediyor.

İLK DEFA BAL ÇİFTLİĞİNE GİTTİK

Gezimizin ilk günü Foursquare’deki 9 küsürlüpuanıyla bizde merak uyandıran Gökhan’ın Bal Çiftliği’ne gittik. Hayatımızda ilk defa bal çiftliğine geliyorduk. Uzun patikaları yürüdükten sonra bir aile işletmesi olan bu yerle ve üretimiyle ilgili bilgi aldık. Hiç şeker kullanmadan, tamamıyla organik bal üreten ve bununla ilgili ödüller almış olan aileden bir şişe bal alıp oradan ayrıldık.

GÖKÇEADA’NIN BALKONU BADEMLİ KÖYÜ

Aralarında en çok görmenizi önereceğimi köy, Bademli köyü. Yüksek konumundan ötürü Gökçeada’nın balkonu da denilen Bademli koruma altında olan 4 köyden biri. Kışın 5-10 kişi yaşarken yazın hem İstanbul, hem de Yunanistan’dan gelenlerle köyün nüfusu 200’lere yaklaşıyor. Bademli’de diğer Gökçeada köylerinde olduğu gibi bir kahvehane ve adanın meşhur sakızlı muhallebisini yiyebileceğiniz bir kafe bulunuyor.

*** ***

Adanın en canlı yeri Kaleköy. Burada limana karşı konumlanmış balık restoranları bulunuyor. Aralarından en popüler olan restoranın adı Eleni. Ama biz, bir arkadaşımızın önerisiyle kısa bir süre önce açılmış ve her gidenin muhteşem lezzetlerine aşık olduğu Tepeköy’deki MeraklisTaverna’yı daha çok beğendik.

MERAKLİ TAVERNA’DA HARİKA BİR AKŞAM

Mekânın sahibi Görkem beyin tavsiyesi ile beğendili ızgara ahtapot söyledik ve B-A-Y-I-L-D-I-K.Kabak çiçeği dolması, humus, Rum pilaki, Greek salata, börülce ve balıklar hepsi harikaydı. Tepeköy’de kocaman bir ağacın altında, çok hoş ve sade bir tarz ile dekore edilmiş bir restoran. Daha bu sene açılmasına rağmen müdavimleri oluşmuş.

Fonda çalan Rum müzikleri eşliğinde uzun muhabbetlere dalacağınız, harika lezzetler ve ortamın huzur dolu ambiyansıyla ayrılmak istemeyeceğiniz sıcacık samimi bir yer.Gökçeada’ya gidecek olanlara en önemli tavsiyem bu olabilir. Hatta Meraklis, belki de Gökçeada’ya gitme sebebi bile olabilir.

BARBA HRİSTO VE MUHALLEBİLER

Tolga’nın da benim de daha önceki Gökçeada gezilerimizde ayrı ayrı yiyip bayıldığımız, bu sefer de birlikte yiyelim dediğimiz sakızlı muhallebi için Zeytinliköy’ün Arnavut kaldırımlı yokuşlarını tırmandık. Birçok Rum kahvesinde bu güzel sakızlı muhallebilerden bulabilirsiniz. Günlük yapıyorlar. Bir oturuşta 3-4 tane yenilebilecek cinsten. Barba Hristo en popüler olan tatlıcı. Zeytinliköy’dedükkânların arasından geçerek biraz yukarı doğru yürümeniz gerekiyor. Tam acaba yanlış yere mi yürüyorum derken sokağın köşesinden önündeki masalarla size “ buradayım “ diyor.

Kendi halinde minicik bir dükkân. Kaç yıllık, Allah bilir. Muhallebiyi dondurma ile birlikte getiriyorlar. Üzerinde de tarçın… Barba Hristo’nun önünde üç tanecik masa bulunuyor. Son derece doğal, belki de ilk günkü gibi. Dört günlüğüne adalı olduk. Hatta bir an için kendimizi kaptırıp soluğu emlak ofisinde aldık. Tolga’nın geçen yazki tekne tatilimiz sonrası tekne alma kararı gibi, bu yaz da Gökçeada’dan taş ev alıp oraya yerleşmeye karar vermesi... Tamo anda tatil bitti ve uyandık.

Tolga Tamer:

Motosikletle Ada Yolları

“Adanın dört bir yanını gezdik, dolaştık. Tüm köylerini, meydanlarını yürüdük. Tarihi evlerinin sokaklarının önünde fotoğraf çektirdik. Harika doğal plajlarından denize girdik. Virajlı yollarından tepelerine tırmandık. Yokuşlarından indik.

Gökçeada’ya motosikletimizle taşıdığımız bayrağı, sevgili dostum Hakan Elyıldırım ve ailesinin karavanına devrettik. Bir karavan tutkunu olan Hakan, bu yaz yaptığı karavan tatillerine Gökçeada’yı da eklemişti. Bu güzel adaya ilk kez gelen Hakan ve ailesi, karavanlarını Uğurlu Köyü’ndeki plajda bulunan karavan parkına çekmişti. Biz de adadan ayrılmadan önce feribota iki saat kala yanlarına gittik. Karavanda çaylar demlenmiş, akşamüstü denize karşı masa kurulmuştu. Kısa da olsa orada onlarla birlikte olup onları adayla başbaşa bırakarak dönüş yoluna koyulduk.”