Merhaba Başkanım... Sizinle İzmit’in en önemli meselelerini ve sizin şu kısacık sürede neler yapabildiğinizi konuşacağız. İzmit Belediye Başkanlığınız daha çok yeni. Tam vaat ettiğiniz çalışmalara başlayacaktınız ki pandemiyle karşı karşıya kaldınız. Sosyal açıdan, ekonomik açıdan büyük darbeler alındı. Peki siz nasıl etkilendiğinizi anlatır mısınız?

Tabii ki Sevcan hanım. Biliyorsunuz, belediyeler insanların ilk aklına gelen ve ilk başvurduğu yerlerdir. O nedenle ilk başvurular ve yardım istekleri bize geldi. Bizimse hiç bilmediğimiz bir süreçti bu. Ne yapacağımızı bilemiyorduk. Bakanlığın verilerini takip ediyor, gelişmelerin seyrine göre hareket etmeye çalışıyorduk. Çok yoğun bir çalışma dönemiydi. Hem çözüm, hem de aksiyon olarak çok üretken, çok aktif bir dönemdi yani. Şükürler olsun ki tökezlemeden atlattık, üstesinden geldik. Mesela maskenin bulunamadığı, karaborsaya düştüğü günlerde biz iki günde herkese yetecek kadar maske ürettik. Binlerce maske dağıttık. Her şeyi vatandaşla birlikte öğrendik. Birlikte başardık. Neyi nasıl yapacağız. Nasıl dezenfekte olacağız, nasıl korunacağız. Tabii ki oldukça sıkıntılı bir dönemdi. Her şey paraya bakıyor. Ona rağmen kimseyi mağdur etmedik. Akıllı çözümler ürettik. Mali destek, gıda desteği, çevre temizliği gibi hizmetleri de eksik etmedik. Hem de belediyemizdeki yüzde altmışı bulan kronik hastalar nedeniyle, yaklaşık yüzde otuz beş - kırk personelle 7/ 24 çalışarak. Diğer kurumlarlaysa (Valilik, Kaymakamlık, Büyükşehir) entegre çalıştık. Hepsi insanlarımız için. Mağdur olmamaları için.

Sayın başkan, harikasınız. Anladığım kadarıyla virüs sizi hiç durduramamış?

Tam tersi. Bize kazanımları oldu diyebilirim. Mesela bakın 600 - 700 litreye yakın kendi kolonyamızı ve dezenfektanımızı kendimiz üretiyoruz. Dışardan 32- 40 liraya aldığımız şeyi şimdi 15 liraya mal ediyoruz. Üretim kapasitemizi artırırken, giderleri düşürmüş oluyoruz. Daha çok insana da faydalı oluyoruz. Yani üretmeyi öğretti bizlere bu virüs. Toprağın, tarımın, doğal ürünün ne kadar önemli olduğunu öğretti. Hayırlı yönleri de varmış demek ki.

Peki, pandemi daha bitmedi. Hasta sayıları günden güne artıyor. Şu anda İzmit’te durum nasıl?

Pandemi hastaneleri genelde İzmit’te olduğu için vakalar ve ölüm oranları yüksek. O nedenle çok dikkat edilmesi gerekiyor. Burada günlük sirkülasyonda çok fazla, onun da etkisi var.

Siz devamlı insanlarla iç içesiniz. Nasıl korunuyorsunuz Allah aşkına? Özel bir formülünüz mü var?

Hiçbir özel formülüm yok. Allah koruyor galiba. Bu yoğunlukta hiç dikkat eden birisi de değilim. Hep halkın içindeyim. Kendimi hiç korumadım. Çok şükür gayet iyiyim. Arada bir test yaptırıyorum. Aman aman olmasın. Ne ben ne de kimse hasta olmasın inşallah.

Sizin birçok projeniz vardı. Pandemi nedeniyle ötelendi tabii ki. Ama sizin bir sloganınız var; “Az para, çok iş” diye. Bu slogan devam ediyor mu?

Kesinlikle devam ediyor. Biz göreve geldiğimiz zaman büyük ekonomik sıkıntılarla baş başa kaldık. Sıkıntı ülkeyi de, belediyeleri de etkilemiş. En önemli gelir kaynağımız vergiler. Eee, vatandaş vergisini ödeyemezse ne yaparız? Belediye hizmet edecek parayı zaten bulamıyor. Ne yapacaksın o zaman? Tasarruf. En önemli şey tasarruf. İsrafa son vermeliydik. En önemli harcama kalemlerini tasarrufa çevirmeliyiz dedik. Ve mevcut kaynağı tasarruflu ve doğru kullandık. Mevcut yapıları değerlendirdik ve aynı zamanda büyük ödemeleri değiştirmeyi düşündük. Mesela nedir büyük ödemeler? Kiralamalar, kiralık ÜRETMEYI ÖĞRETTI BIZLERE BU VIRÜS. TOPRAĞIN, TARIMIN, DOĞAL ÜRÜNÜN NE KADAR ÖNEMLI OLDUĞUNU ÖĞRETTI. araçlar... Kendimize ait araçlarımız çok azdı. Hep kiralamayla yapılmış bu iş. Oturduk bir hesap yaptık. Bunlara çok ciddi paralar ödeniyor. Aylık nereden baksanız üç milyon liradan fazla araçlara para ödeniyor. Bunları yıllara vurduğunuzda bu araçlar satın alınıp bizim olabilir. Sonra firmaların tehdidi altındasınız. Çekerim araçları diyebiliyor. Hele de çöp araçları. Çöp araçlarını bir gün çekse o firma ne olur biliyor musunuz. Mahvoluruz. Millet mahvolur. Hesap yaptık. Bunların tüm masraflarıyla birlikte ne çıkıyor ortaya diye. Ve biz 75 aracı 27 milyon liraya satın aldık. Eğer kiralamaya kalksaydık bunun iki, üç katı olurdu. Nakit akışımız ayda bir milyon lira düştü. Kalan paramızı da başka bir işte kullanmak gibi bir kazanımımız oldu. Ve çok iyi bir tasarruf oldu. Çok güzel de bir filo kazandık. Binek araçlar da alabilirdik belki ama meclis yetki vermedi. Onları alamadık. Olsun, bu çok önemli değil. Biz üreten bir belediye olma kararında gidiyoruz. Hatta park bahçelerimizin çiçek böcek faslını da öyle yaptık. Seralar açtık. Tarım arazilerimiz var, onları ekip biçmeyi sağladık. Kendimizde var olanı dışarıdan almamızı önledik. Onun yerine örneğin bir kilo alacağıma on kilo alırım. Aynı kolonya ve dezenfektanda olduğu gibi. Hem tasarruf, hem de büyük bir zevk üretmek. Az para, çok iş, artı üretim.

Belediyenin size devrolan borçlarını ödediniz mi?

Hayır. Resmî 207 milyon lira vardı. 50 milyon lira piyasaya. 70 milyon lira kadarını ödedik. Ama kamu borçları hala duruyor. Piyasaya çok ciddi bir borcumuz yok. Küçük esnafın borcunu bitirdik, hiç yok. Üreterek ödeyeceğiz borçları.

Sayın Başkan, sizin seçimler sırasında vaat ettiğiniz projeleriniz, hizmetleriniz vardı. Pandemi süreci her şeyi bozdu. Peki vaatlerinizin ve projelerinizin neresindesiniz?

Aslında stratejik planımıza uygun gidiyoruz. Bilhassa 2021 yılı için modellemiştik bu planlarımızı. 2019 bizim bütçemiz değil. 2020’deyse ekonomik kriz nedeniyle ne olacağı belli olmazdı. Sonra pandemi dönemine girildi. Önce mali bütçeyi düzenleriz, nakit akışını gözden geçiririz diyorduk. 2020’de de yapmak istediklerim vardı. Mesela kreşler. Şimdiye kadar iki kreş açmam gerekiyordu. Ama okullar kapalıydı. Yapsan ne olur, yapmasan ne olur dedik ve geri plana ittik. Şimdi tekrar ihalesini çıkartıyoruz onların. Maalesef 2020’ye yetişmedi. 2021’de yapacağız. Zaten okullar kapalıydı. Diğer projeler rutin planlandığı gibi gidiyor.

Şu sıralarda mahalleleri geziyorsunuz. Bilhassa köylere çok ilgi gösteriyorsunuz. Nasıl gidiyor mahalle ve köy incelemeleriniz?

Kırsal kalkınma vizyonuyla hareket ediyoruz. Pandemiyle birlikte toprağın zenginliğinin daha çok farkına vardık, toprağın işlenmesi gerektiğini ve geleceğin tarımda olduğunu artık herkes fark etti. Biz de tarım projelerine çok önem veriyoruz. Belki bütün köylere bir şey yapamayız ama farkındalık bile oluştursak bizim için önemli. Bu zenginlikleri işlemek gerekiyor. Beton belediyeciliği bitti artık. Betona boğulduk. Beton değil üretken belediyecilik, sosyal belediyecilik daha değerli belediyecilik. Çok önemli. O nedenle köylerde köy insanıyla beraber toprağa eğiliyoruz. Bu kentin sanayi kimliği olduğunu biliyorum. Ama ben sanayinin ötesinde şeyler olduğuna da düşünüyorum; Birincisi burası tarımı da olan zengin bir kent. Tarım arazileri çok güçlü. Yeter ki kullanılsın. İkincisi tarih ve kültür kenti. Turizme de açılmalıyız. Kültür turizmi, tarım turizmi yani eko turizm. Aslında turist de var. Yerli turist. Bakın sanayiciler var. Oteller dolu. Bu adamlar yeme içmeye başka yere gitmemeli. Gitmemeli ki para burada kalsın. Bu konuda kentin kimliğini değiştirici bir şeyler de yapmaya çalışıyoruz. Yeme içme, eğlenmek için dışarı gidiyor. Bakın, hatta Sakarya’ya gidiyorlar. Bunlar kolay işler değil tabii ki. Ve kimse ne gerek var dememeli. İlimize bu gelişmelerin ileride çok faydası olacaktır. Bakanlıkla çok ciddi görüşmelerimiz var. Tarımla ilgili odalarla, derneklerle çok ciddi görüşmelerimiz oluyor. Bakalım... İnşallah bir şeyler yapılacaktır. Bunların hepsi çok üzerinde durduğumuz sosyal projeler. Sosyal projeler insanı mutlu eder. İnsana dokunan şeyler. Mutfak konusunda çok çalışıyoruz. Gastro çok önemli. Mesela mancarlı pide, pişmaniye, simit... Kentin her konudaki sembolü çok önemlidir. İnsanlar Eskişehir’e çi börek yemeye gidiyor değil mi? Eh buraya da mancarlı pide yemeye gelemezler mi? Sembolleri güçlendirip, marka değerini arttırmaya çalışıyoruz. Marka şehir İzmit Türkiye’ye mâl olmalı diye düşünüyoruz.

Başkanım, dilerim bu düşüncelerinizi bir an evvel gerçekleştirirsiniz. Biraz da çok değer verdiğiniz Ata Tohumu’ndan bahseder misiniz. Nedir Ata Tohumu?

Ata Tohumu kırsal kalkınma projemiz için doğal üretim. Artık kibrit tohumlardan, genetiğiyle oynanmış tohumlardan sonra sağlıklı beslenmiyoruz. Toprağın önemini gördükten sonra ta atalarımızdan süregelen tohumları toplamaya çalışıyoruz. Önceliğimiz İzmit köyleri. Kırsal Hizmetler Müdürlüğümüz bu konuda çalışıyor. On çeşide yakın tohum elde ettik. Bu tohumları fideye dönüştüreceğiz. Yani fide desteği vereceğiz. Ya da tohum olarak halkımıza dağıtacağız. İsteyen bahçesinde, isteyen balkonunda sağlıklı ürün yetiştirecek. Farkındalıkla ilgili bir çalışma bu. Mesela Gültepe güllerin mahallesi. Şöyle bir isteği vardı halkının “Başkanım Gültepe hep kötü şeylerle anılıyor, artık güllerle anılsın istiyoruz. Bu konuda sizden bir gül festivali, iyi gül yetiştiriciliği ve gül dağıtımı projesi bekliyoruz” dediler. Oturduk, çalıştık. Pandemi olduğu için kısıtlı bir gül festivali yaptık. İki binden fazla gül fidesi dağıttık. Önümüzdeki sene bunu daha geniş kesimlerle yapacağız. Ve en iyi gül yetiştirme yarışması düzenleyeceğiz. Bu mahallelerde ve kentte kaynaşmayı, komşular arasındaki bütünleşmeyi sağlayacak, değişik bir hava katacaktır. Toplumsal ruhu böyle arttıracağız. Mahallelerimizin bütün eksikleri giderilecek, yıllardır yapılmayanlar yapılacak, mahallerimizin yüzleri gülecek, konforlu hale gelecektir. Kentin soğuk yüzü mahallelerimizin renklenmesiyle coşacaktır. Merdivenler bile artık sanatçılarımızın ellerinde üç boyutlu boyamalarla renk renk olacaktır. Bu boyamaya halk da katılıyor ve kentin havası da, coşkusu da değişecektir. En büyük projemiz ise Fethiye Caddesi. Önce halkla bir araya geldik. Yani halka sorduk. “Fethiye Caddesi ve yan sokaklarda çalışma yapacağız, öneriniz var mı?” diye sorduk. Şartları da anlattık. Sonunda bir yarışmayla belirlemeye karar verildi. Güzel bir jüri hazırlandı. Ben jüri değil halk seçsin istedim. Güzel bir şartname hazırladık. Yarışmaya katılan mimarlar bile bize ilk defa bu kadar kapsamlı bir şartname geldi dediler. Çünkü halkın her istediğini şartnameye yazmıştık. Nasıl bir sokak olacak, sokağın kimliği, sokağın kullanım şekli... Her şeyi sıraladık o şartnamede. Sonra 59 proje katıldı. 59 projeden 3 nitelikli proje seçildi. Halkın beğenisine sunuldu. 15 gün açık oylama yapıldı. Üç bin küsur kişi oy kullandı. Ve halkın oyuyla birinci seçildi. Jüri de aynı projeyi beğendi. Şu anda en büyük firmalar Fethiye caddesinden dükkan kiralamanın peşindeler. Şimdi altyapıyı bekliyoruz. Büyükşehir Belediyesi altyapıyı yaptığında hemen başlayacağız. Dahası sadece Fethiye caddesiyle sınırlı kalmayacak. Alemdar Caddesi, vergi dairesinin arkasındaki kısım yenilenecek. Çok maliyetli bir iş anlayacağınız. 2021’in baharında başlamayı planlıyoruz. Geç olsun, güç olmasın. Sembol ve tematik ışıklandırmalarıyla, açık AVM’leriyle çok Avrupai ve kaliteli bir iş olsun istiyoruz. Çekim ve cazibe merkezi olacak Fethiye caddesi. Tek sıkıntı otopark. Otopark sorununu acilen çözmek durumundayız.

Başkanım, siz kadın üzerine çok eğiliyorsunuz. Birçok proje sundunuz. Örneğin “Alo Taksi” ve “Gülümse Bebek” gibi... Gerçekten her kesimi gülümsetebiliyor musunuz.?

Evet. Biz ihtiyaca göre hareket ediyoruz. Bebeklere ihtiyaç oranında puset dağıtacağız. Hikâye kitabı ve anı defter hediye ediyoruz. Anne ve baba bu deftere çocuğunun doğduğu andan itibaren her anını yazabilir. İşte ilk saçı, ilk dişi gibi. Bu önemli bir hatıra olacaktır. Anne taksi için talep geldi. İşte doğum yapmış kadının kimseye ihtiyaç duymadan, taşıma ihtiyacı için. Anneyi ve bebeğini evine kadar ulaştırabiliriz. Güzel oldu. İnsanları sosyoekonomik açıdan oldukça rahatlattı. Bayağı da ilgi gördü.

Siz eğitime de çok önem veriyorsunuz. Ve, pandemi sürecinde eğitimle ilgili çocuklara nasıl katkıda bulundunuz?

Biz gücümüz yettiğince belli sayıda da olsa tablet, internet, kırtasiye yardımında bulunduk. Yetemediğimiz yerde kardeş uygulamasıyla güç birliği yaparak çocuklarımıza katkı sağladık. Mesela geçenlerde bir derneğimiz yüz tane tablet hediye etti. Veya bir vatandaşımız benim elimde iki tane bilgisayar var, vermek istiyorum dedi. Benim durumum iyi yardımcı olmak istiyorum diyen vatandaşlar oldu. Kendi kaynaklarımızla üç bin yüz çocuğa ulaştık. Katkımız oldu öğrencilere böylece. Bize alo diyen herkese destek veriyoruz.

Peki hayvan dostu musunuz?

Tabii, aynen öyle. Hem de çok. Köpeğim var evimde.

Onlar hakkında da var mı projeleriniz?

Veteriner işleri Müdürlüğümüzü yeni kurduk. Meclis ancak yetki verdi. Bir ay oldu kuralı. Üç tane de veteriner işe aldık. Dört veterinerimiz var. Çok yoğun çalışıyorlar. Çok güzel, büyük iki hayvan ambulansı edindik. İçerisinde her türlü anlık cerrahi müdahale yapılabilecekler. Veterinerlerimiz çok eğitimli. Hiçbir yerde kolay kolay kemik ameliyatı yapılmıyor. Biz veterinerlerimize şu anda İstanbul’da bu eğitimi aldırıyoruz. Ve yakın zamanda bu ameliyatları İzmit’te gerçekleştirebilecekler. Sokaktaki köpekleri de rehabilite etmemiz gerekiyor. Kısırlaştırmalarını yapmamız gerekiyor. Onlar adına da çalışmalarımız var.

Peki Sayın Başkan... Bunca iş arasında kendinize ve ailenize vakit ayırabiliyor musunuz?

Sosyal hayatım sıkıntılı. Çocuğuma pek vakit ayıramıyorum. Eşime pek fazla zaman ayıramıyorum. Mesela biz eskiden ailece tiyatroya, sinemaya gitmeyi çok severdik. Artık vakit yokluğundan gidemiyorum. Ama vakit buldukça kaçamak yapmaya çalışıyoruz.

Bir kadının bu kadar büyük sorumluluk alması ve belediye başkanı olması kolay mı? Milletvekilliği mi Belediye Başkanlığı mı bir kadın için daha kolay?

Hepsinin kolaylığı da ayrı, zevki, keyfi, heyecanı da ayrı. Dengelemek lazım. Bir de aileniz anlayışlı olduktan sonra daha da kolay. Hele ben kayınvalidemlerle yaşıyorum. Bana yardımları çok büyük. Sağ olsunlar annem, babam ve eşim bana sahiplenici ve yardım edici davranıyorlar. Oğlumda büyüdü. Kendi işini kendisi görüyor. Yani sorumluluklarım azaldı. Kendi küçük bir dünyamız var. Kendi kendimize yetiyor, kendi yağımızla kavruluyoruz. Biz böyle bir aileyiz.

İşsizlik diz boyu Başkan... Bu konuda ne düşünüyorsun?

Evet işsizlik büyük sorun. Bizim “Meslek Fabrikası” adını verdiğimiz bir projemiz var. Eğer yapabilir, işletebilirsek bayağı insana çözüm olacak gibi. Burada iş bulmaktan ziyade vasıfsız elemanı vasıflı hale getirmek amacımız. İnsanları bir üretim bandı kurarak teknik donanım sahibi yapıp işçi arayan ofis veya firmalara yönlendireceğiz. İş kaynağını doğru yöneteceğiz. İnsanların işi bilir hâle gelmesini sağlayacağız. Bir kişinin bile ekmeğini sağlayabiliyorsak ne mutlu bize. Bu konuda da çalışıyor iş bilen insanı yaratmayı planlıyoruz.

Sizin cesur, atılgan ve tuttuğunu koparan bir yapınız var. Başarılı olmanızda bu yapının etkisi var mı?

Kimseden bir menfaatim yok. Kimseye müdânâm da yok. Neyi doğru bilirsem onu yapıyorum. Hukukçuluktan kaynaklanan bir yapıyla da ayaklarım yere sağlam basıyor. Hayatın her alanında dersimi iyi çalışırım. Sorumluluğunu aldığım şeyin üzerine çok çalışır, bilmiyorsam da araştırır, öğrenirim. Sorarım. Her şeyi ben biliyorum edasında olmam. Allah’a verecek bir can borcum var. Hiçbir şeyden korkmuyorum.

Eh, o zaman her şey güzel ve tamam Başkanım. Bize ayırdığınız vakit için çok teşekkür ediyorum. Projeleriniz ve iyi niyetinizle yolunuz açık olsun. İzmit’i daima gülümsetin diliyorum.