HPV önce vücudumuzun doğal bariyeri olan cilt ve mukozaların hücrelerine yerleşiyor. Neredeyse 200 farklı üyesiyle oldukça geniş bir aile olan HPV (Human Papilloma Virüsü), rahim ağzı kanser başta olmak üzere vulva, vajina, anal kanal, yutak ve penis üzerinde pek çok hastalığın da önemli bir etkeni aynı zamanda.

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasında en sık karşılaşılan ve son derece hızlı yayılma özelliğine sahip olan HPV tipleri, kanserden doğurganlık kaybına kadar çok sayıda ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor. Rahim ağzı kanseri de bunlardan biri. Kadınlarda meme kanserinden sonra, gelişmemiş ülkelerde en sık görülen ikinci kanser türü olan rahim ağzı kanseri her yıl yaklaşık 250.000 kadının hayatını kaybetmesine sebep oluyor. Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Hastalıkları, Doğum ve Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Murat Dede, HPV'nin nasıl bulaştığını ve hangi sağlık sorunlarına yol açtığını anlatırken, rahim ağzı kanserini önleyen HPV aşısının önemine de dikkat çekiyor…

YAKLAŞIK 700 MİLYON KİŞİDE HPV VAR!

Canlılığını sürdürebilmek için insan epitel hücrelerini enfekte eden HPV, çoğalabilmek için yine epitel hücre mekanizmasını kullanıyor. İnsan vücudu ile temas ettikten kısa bir süre sonra epitel dokulara yerleşiyor. Bu dokular üzerinde enfeksiyon ve sonrasında siğil şeklinde lezyonlara neden oluyor. Sıklıkla genital bölgedeki epitel hücreleri etkileyen HPV, dünya genelinde en sık görülen cinsel yolla bulaşan hastalık etkeni aynı zamanda. Öyle ki, yapılan çalışmalar doğrultusunda dünya üzerinde yaklaşık 700 milyon kişinin bu virüsle enfekte olduğu ifade ediliyor.

Rahim ağzı kanseri ile doğrudan ilişkisi olan virüs, belirttiğimiz gibi yaşamı tehdit eden daha pek çok hastalığın sorumlularından. Bu nedenle hem dünya genelinde rahim ağzı kanseri ile mücadele edebilmek hem de kişisel ve toplum sağlığını sürdürebilmek için HPV’yi doğru şekilde tanımak, bulaş yolları ve korunma yöntemleri hakkında bilgi sahibi olmak önemli. Günümüzde HPV enfeksiyonu için etkinliği kanıtlanmış bir tedavi seçeneği yok. Bu nedenle bulaş sonrası ortaya çıkan ciddi hastalıkları yönetmek için virüsü doğru şekilde tanımak ve hastalığa dair belirtileri erken dönemde fark etmek gerekiyor.

HPV'yi düşük riskli (düşük onkojenik potansiyeli olan virüsler) ve yüksek riskli (yüksek onkojenik potansiyeli olan virüsler) olmak üzere iki farklı şekilde sınıflandırmak mümkün. Genital bölgede ortaya çıkan siğillerin büyük çoğunluğundan HPV 6 ve HPV 11 olarak adlandırılan düşük riskli virüs tipleri sorumlu. Bu sınıftaki virüsler kişide rahim ağzı kanserine yol açmıyor ancak aralıklı olarak genital doku enfeksiyonuna, siğillere ve çok nadiren de serviks kanserine yol açabiliyor. HPV 16, HPV 18, HPV 31, HPV 33, HPV 35, HPV 45, HPV 52 ve HPV 58 gibi birçok alt tip ise yüksek riskli virüsler olarak tanımlanıyor. Bu virüs alt genital (vulva, vajen, rahim ağzı) enfeksiyon, kanser ve kanser öncesi lezyonlara yol açabiliyor. Dış genital organlarda gözle görülmeyen ve benzer lezyonlara neden olmayan yüksek riskli virüs tipleri uzun yıllar hiçbir bulgu vermeden seyredebiliyor. Bir kadında HPV’nin vücuda girişinden kanser olmasına kadar geçen süre 20-30 yıldır. Bu nedenle kanser oluşmadan, kanser öncüsü (preinvaziv / prekanseröz) aşamasında yakalamak mümkün (sekonder koruma). İşte bu durum rahim ağzı kanserinin teşhisini büyük oranda geciktirdiği için belirli yaş gruplarına yönelik düzenli jinekolojik muayene ve uygun sıklıkta aşı planlaması (primer koruma), rahim ağzı kanserinden korunmak için son derece önemli.

HPV BELİRTİLERİ NELER?

Bağışıklık sistemi eksiksiz olarak çalışan kişilerde HPV ailesinde yer alan pek çok virüs tipi herhangi bir sağlık sorununa yol açmıyor ve bağışıklık sisteminin müdahalesiyle yaklaşık 1-2 yıl içinde vücuttan uzaklaştırılıyor. Ancak bazı virüs alt tipleri genital siğillere, kanser öncüsü deri lezyonlarına ve serviks, penis, anüs, orofarenks, vulva ve vajina gibi dokularda kanserlere yol açabiliyor. HPV aktif kişilerde ortaya çıkan belirtiler kişinin bağışıklık durumuna göre değişiklik gösteriyor. Örneğin HIV pozitif kişilerde veya herhangi bir sebeple bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda ortaya çıkan genital siğiller normalden çok daha hızlı şekilde büyüyor, hatta dev boyutlara ulaşabiliyor. Bu durum, iyi huylu olan lezyonun kötü huylu tümöral bir yapıya dönüşmesinin de sebebi. Bu dönüşümde serviks kanseri risk faktörleri önem taşıyor (erken yaşta cinsel aktivite, çok eşlilik, tek cinsel partner, onun da partnerlerinin olması, tütün kullanımı ve cinsel yolla bulaşan hastalıkların varlığı gibi). Belirttiğimiz gibi yüksek riskli HPV ile temas sonucunda gelişen rahim ağzı kanseri de başlangıç evresinde herhangi bir bulguya neden olmuyor ancak hastalığın klinik evresinde sıklıkla ağrısız vajinal kanama, ilişki sonrası kanama, adet dışı kanama ve et suyuna benzetilen vajinal akıntı görülüyor. Anormal vajinal kanamalar ve enfeksiyona bağlı ortaya çıkan akıntılar daha birçok genital hastalığın belirtisi olacağı için hekim kontrolü ile ayrıntılı muayeneye ihtiyaç olduğunu belirtelim.

NASIL BULAŞIYOR?

HPV yalnızca kadının rahim ve vajinal doku epiteline değil; her iki cinsiyete ait genital organların ve hatta anüs ve mesaneye ait dokuların epitel hücrelerine yerleşerek buralarda lezyonlara yol açabiliyor. Bu dokularda meydana gelen çeşitli mikrotravmalar ve cinsel ilişkiye bağlı olarak gelişen tahrişler sonucunda virüs derinin üst katmanlarını aşarak epitel hücre tabakasına ulaşmayı başarıyor. Daha sonraki süreçte HPV, “keratinosit” olarak adlandırılan hücre grubunun içine yerleşiyor. Yalnızca içine girdiği hücreyi enfekte ettiği için, vücut genelinde viral bir enfeksiyona neden olmuyor. Girdiği hücre grubunun farklılaşmasıyla yeni virüs oluşumu ve dolayısıyla çoğalma süreci başlamış oluyor. Farklılaşan keratinosit hücreleri zaman içinde epitel dokunun en dış tabakasında dökülmeye yol açarak HPV’nin etrafa saçılmasını da beraberinde getiriyor.

Cinsel temasla bulaşma

HPV kişiden kişiye büyük oranda vajinal ve anal ilişki sırasında bulaşırken, oral ilişkiyle ya da sadece cinsel temas ile bulaşması da mümkün. Cinsel yönden aktif olan her yetişkin birey hayatının bir noktasında HPV ile enfekte oluyor ve genellikle belirtisiz seyreden bu enfeksiyonu fark edemeyip partnerine bulaştırıyor. İlk cinsel birliktelikten itibaren yalnızca bir partnerle ilişki yaşayan bir kadının 3 yıl sonunda HPV ile enfekte olma riski yaklaşık %46. Genital siğillere yol açan virüsler ise diğer virüs tiplerine oranla daha bulaşıcı. HPV ile enfekte olup genital siğil tedavisi almış bir kişi, deri yüzeyinde hiç siğil görünmese bile virüsü başkalarına bulaştırabilmekte. Dolayısıyla HPV’nin cinsel yolla nasıl veya ne zaman bulaştığını saptamak son derece zor. Bu nedenle eşlerden birinin HPV tanısı alması cinsel yönden sadakatsizlik göstergesi olarak değerlendirilmemelidir.

Anne-babadan bebeğe geçişle bulaşma

HPV doğum sırasında anneden bebeğe bulaşabiliyor ve bebek virüs ile enfekte olursa büyük olasılıkla laringeal ve konjuktival papillomlar (gözde siğil görünümü) meydana geliyor. Aynı zamanda virüs ile enfekte olmuş bir sperm tarafından döllenen yumurta hücresinden gelişen fetüste de HPV pozitif olma riski söz konusu. Bunun yanı sıra genital sistemin enfekte salgıları plasenta aracılığıyla anne karnındaki bebeği enfekte edebiliyor. 9-14 yaş arasındaki hem erkek hem de kız çocuklarının aşılanması; çocukların eğitimi, farkındalıklarının artırılması, HPV aşı şemalarına dahil edilmeleri bu açıdan önemlidir.

HPV AŞISI NEDEN ÖNEMLİ?

Aşı ile önlenebilen tek kanser türü: Rahim ağzı kanseri

HPV aşısı virüs içermez (VLP). Özellikle mukoza salgılarında koruyucu hücre sayısını artırır ve virüsün bu mukoza dokularından içeri girmesini engeller. Bu şekilde immünolojik bir koruma sağlar ve kişide uzun süreli bağışıklık geliştirir. Dolayısıyla HPV aşısı sayesinde rahim ağzı kanseri, kanser öncüsü hastalığı ve genital siğil aşı ile önlenebilir. Aşı ile önlenebilen tek kanser türü rahim ağzı kanseridir.