Sevgili, Canan Güllü… Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı.(KASAİD) Onun adını duymayan olduğunu sanmıyorum. Çünkü o, tüm mağdur kadınların “Canan Abla”sı! Çalışma alanı o kadar geniş ki, hepsini yazmaya kalksam sayfalara sığmaz. O, hiçbir kadının “Şiddet kaderimdir.” diyerek bir köşeye çekilmesini kabul etmez. Tam aksine bütün kadınların “Ben de Varım!” diyerek bu mücadeleye katılmaları için cesaret vererek çağrı yapar. İnandığı başka bir hareket “Kadın kadının yurdudur.” bakış açısının gelişeceği ve bu hareketin çığ gibi büyüyeceğidir. Canan Güllü.. 28 yıldır kadın konularında sivil toplum kuruluşlarında çalışmış, Türkiye’yi 7 kez dolaşarak 81 il bazında ve 600 ilçeyi bizzat gezerek bilhassa ensest üzerine çalışmalar yapmış. Ünü yurt dışına taşmış ve birçok ödüller almış. En son, 2021 yılında dünyada 14 kadına verilen “Uluslararası Cesur Kadınlar” ödülüne layık görülmüş. Ancak en önem verdiği “ Atatürk Üstün Kadın Hizmet Ödülü” olmuştur. Kendisinin ulusal basındaki röportajlarını zevkle izlerim. Ancak kendisiyle yüz yüze konuşma imkânı bulduğumda zevkimin tavan yaptığını içtenlikle söyleyebilirim. Sizlere kendisiyle yaptığım sohbeti aynen yazmak istiyorum. Başta dediğim gibi hayatı heyecan ve mücadeleyle dolu. O nedenle bana anlattıklarının en özelini siz kıymetli Time Kocaeli okurlarıyla paylaşacağım. Dilerim düşünceleri farkındalığımızı arttırır.                                                                                                          

Merhaba, sevgili Canan Güllü. Nasılsınız? Yine yeni bir projeyle toplumu coşturacaksınız. Nasıl hissediyorsunuz?                                                                                                                                            

Merhaba Sevcan Hanım. Merhaba Time Kocaeli Okurları. Çok teşekkür ederim. Yeni projelerle kadınlarımızın yanında oldukça daima iyiyim. Çünkü yapılan her faydalı işten olumlu sonuç almak, kadına şiddetle mücadeleyi kolaylaştıracağına inanıyorum. Görüldüğü gibi, ne yazık ki Türkiye’nin Kadın Hakları Karnesi çok zayıf.                                                                                                                           

Peki bu inanılmaz yoğun çalışmalar sonucu ne gibi gelişmeler bekliyorsunuz?                                                    

Türkiye’de çok güçlü bir kadın örgütlenmesi var aslında. Bu haklı mücadele ülkemizi yakından etkileyecek diye düşünüyorum. Sadece siyasi karar mekanizmalarının değil, “eşit işe eşit ücret” mekanizmalarının harekete geçmesi, istihdama kadının dahil olması ve şiddetin sona erecek caydırıcılığın gelişmesi gibi olumlu sonuçlar bekliyoruz. Aslına bakarsanız yasal mevzuatın son derece güçlü olduğu bir ülkede yaşadığımızı belirtmek istiyorum. Biliyorsunuz ben de o yasal mevzuatın hayata geçmesinde emeği olan bir kurumun başkanlığını yapıyor ve o nedenle söylüyorum. O mekanizmaların işlerlik kazanması lazım.                                                                                                                                      

Öyle diyorsunuz ama kadına yönelik şiddet, taciz, ensest, katliam olaylarına her gün yenileri ekleniyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?                                                                                                                

Evet, Sevcan Hanım. Gazetelerde, televizyonlarda gördüğümüz şiddet, taciz, tecavüz, ensest haberleri, doğramalar, kesmeler, cinayetlerin ardı arkası kesilmiyor. İşte dediğim gibi eğer bir olay meydana geldiğinde net bir tavır ortaya konulmazsa devamı gelir. Mesela eğer bir emniyet müdürü Münevver Karabulut cinayetinin ardından “Kızını dövmeyen, dizini döver, o saatte kızın ne işi var dışarıda!” demeseydi, arkasından Özgecan Aslancinayeti ve daha birçoğu olmazdı. İşte bu saldırganları cesaretlendiren yaklaşımların, cezasızlığın yansımalarıdır.                                                

Kız çocuklarının eğitimli olmasına çok önem verdiğinizi biliyorum. Eğitim bu ortamda işe yarar mı acaba? Veya ne derece etkili olur?                                                                                                                   

Tabii ki eğitim çok çok önemli. Biz yıllardır bas bas “Kız çocukları okumalı, eğitimli olmalı. Eğer eğitimden uzaklaşırsa sorgulama bilinci gelişmez” diyoruz. Bu yüzden mücadelemizde “12 yıl kesintisiz eğitim”in altını çiziyoruz. Ailelerin çocuklarını erken yaşta evlendirmemeleri için bilinçlendiriyoruz. Şiddetle mücadele edenlere yeni kapılar açıyoruz. “Olmuyorsa başka çare var, boşanabilirsin.” diyoruz. Kanuni yolları gösteriyoruz. “İstihdamda yer alarak, kendi düşünü gerçekleştirebilirsin.” diyoruz. “İnancın bu konuya engel değil.” diye de ekliyoruz. Bunları söylemeliyiz. Ve bunun için toplum dönüşüyor. Ne var ki tüm bunlar 1950’lerden beri siyasetin ana malzemesi olan din ve kadın konusunun avuçlardan kaymasına sebep oluyor. Bilinçlenen her kadın onlar için oy kaybı. O yüzden de kadının gelişmesi, dönüşmesi istenmiyor diye düşünüyoruz. Ancak bilinçlenen kadında büyük bir başkaldırı var. Neye mi? Haksızlıklara, köleliğe, mağduriyete, cinsel kullanımlara. Hepsine “ Hayır” diyor. “Kimse benim adıma karar veremez diyor”. Hem de memleketin her köşesinden.                                                                   

Peki bugün burada toplanmanızın nedeninden, yine özünde kadına şiddet olan bu yeni projenin içeriğinden kısaca bahseder misiniz? Aslında sizin onlarca çalışma alanınız var. Ama buna ne zaman yeter, ne sayfa. Geri kalanları bir dahaki sefere diyelim mi?                                                                                                                                   

Tabii, zevkle. Şunu gururla söyleyebilirim ki bizim dünyaya model olan ve ödüller aldıran cesur çalışmalarımız onlarca isim altında sürüyor. Dediğiniz gibi bunlar ne zamana sığar ne de kağıtlara. Ancak uzun yıllara yansıyan mücadelemizin ana fikri bile bütün amaçlarımızı, yani yaptıklarımızın ve yapacaklarımızın anlaşılmasına yeterlidir Sevcan Hanım. Bugünse muhteşem bir çalışmanın meyvelerini toplamaya başladığımız gündür. 2021 yılının 25 Kasım günü, yani Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü Kapsamında İzmit Belediyesinin ev sahipliğinde bu bağlamda bir çalıştay gerçekleştirdik. Farklı bölgelerden, 46 belediye ve 100’ün üzerinde temsilci katıldı. Düzenlenen çalıştayın sonunda ortaya çıkan sonuç bildirgesi ve uygulama örnekleri, kısa süre sonra akademik destek alınarak kitap haline getirildi. Bu günse kitabımızın lansman programındayız. Sevgili dostum, kadın konusunda mücadeleci başkan Fatma Kaplan Hürriyet, federasyon üyelerimiz, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, eşi ve Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı İmza Protokolüne İmza atan belediyelerin başkanları ve temsilcileri buraya katıldı. Bu mücadele biliyoruz ki çok uzun bir yol. Ama inancım mücadelenin yerelde başlamasının çok önemli olmasıdır. Biliyorsunuz İstanbul Sözleşmesi’nin getirdiği uluslararası standartların ülkemizde yürütme organlarınca tam anlamıyla kabul görmedi ve sözleşmeden çekilme sürecinin popülist siyasi pazarlıklara konu edilmesi pek çok olumsuzlukla yüz yüze gelme nedenimiz oldu. Bizler şimdi daha güçlüyüz. Protokolü imzalayan belediyelerle toplumsal cinsiyet eşitliği çerçevesinde iyi örnekler oluşturarak belediyelerin çalışma alanlarında kadın dostu politika ve programları kuvvetlendireceğiz. O nedenle bir kez daha İzmit Belediye başkanı arkadaşım Fatma Hanım’a tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Daima mücadelemizin yanında oldu.    

Çok teşekkürler güzel ve cesur yürekli kadın. Ben de sana ve kader arkadaşlarına şahsım ve Time Kocaeli okurları adına çok teşekkür ediyorum. Yolun ve başarıların daim olsun.