Aromaterapi: Antik çağlardan günümüze sihirli bir yolculuk..

Bilinen en kısa tanımı ile kokulu bitkilerden elde edilen öz yağlar ile yapılan bütünleyici bir medikal tedavi yöntemi olarak tanımlansa da içine girdiğimizde bize bambaşka kapılar açan sihirli bir yolculuktur aslında… Multidisipliner bir yaklaşım ile zihin, ruh ve beden üzerinde çalışan insanlık tarihi boyunca ilk yazılı metinlerden itibaren karşımıza çıkan bu sihirli yolculuğa benimle birlikte çıkmaya hazır mısınız?

Gelin bu biraz mistik, çokça şifalı, bol bol öğrenmeli, fazlasıyla işlevsel, müthiş keyifli yolculuğa; bilimsel veriler ışığında birlikte çıkalım..

Aromaterapi Nedir?

Kelime olarak;

Aroma TDK’ye göre hoş koku, güzel koku anlamına gelmektedir. Etimolojisine baktığımız zaman Fransızca arome ‘güzel koku’ sözcüğünden alıntıdır. Bu Fransızca sözcük, Latince ve İngilizce aynı anlama gelen aroma sözcüğü ile eş kökenlidir. Sözcüğün asıl kökeni Eski Yunanca’da her çeşit güzel koku, ot, bahar sözcüğüdür. Terapi ise TDK’ye göre tedavi anlamına gelmektedir. Fransızca ‘therapie’ sözcüğünden alıntıdır. Eski Yunanca ‘hizmet etme, hasta bakma’ sözcüğünden alıntılandığı düşünülmektedir. Bu sözcük aynı zamanda yine Eski Yunanca; hizmetçi, bakıcı sözcüğünden türemiştir.

Tıbbi ve Aromatik Bitki Kavramı?

Aromaterapi; doğada tıbbi ve aromatik bitki olarak adlandırılan bitki türlerinin çeşitli bölümlerinden (yaprak, çiçek, gövde, kök, tohum vb.) ve farklı yöntemler (damıtma, extrasyon, soğuk press vb.) kullanılarak elde edilen bitki öz yağlarını kullanarak yapılan bir medikal terapi yöntemidir.

Başka bir deyişle aromaterapi; tedavi edici bitkilerin içinde bulunan öz yağların şifasından yararlanan bir uygulamadır. Tedavi edici bitkiler doğada tıbbi ve aromatik bitkiler olarak bilinen bitkilerdir. Bu bitkilerin şifa kaynağı olarak kullanılması insanlık tarihi kadar eskidir. İlk başlarda ilkel kırma, çiğneme, masere etme (bitkinin kullanılan bölümünün farklı taşıyıcılarda bekletilerek bitkinin özelliklerini taşıyıcıya emdirme işlemi) basit yöntemler tercih edilirken günümüzde büyük ölçüde infüzyon (demleme), kaynatma, sızma ve damıtma gibi daha komplike hazırlama ve elde etme yöntemleri ile yerini almıştır. Tıbbi ve aromatik bitkilerin, infüzyon, demleme, kaynatma yöntemleri ile kullanılması Fitoterapinin konusudur. Aromaterapi, Fitoterapi biliminin alt koludur.. Dün olduğu gibi bugün de şifalı bitkiler, doğal ilaçlar olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Uygulamalar, bilimsel veriler ve araştırmalar ışığında gelişmektedir.   

Aromaterapi İsmi Nereden Geliyor?

Yazılı tıp geleneğinde olduğu gibi Dioskorides, İbn –i Sina ve Hipokrat’tan beri bitkilerde bulunan bu şifayı keşfetmiş ve kullanmıştır. Tabii ki ilk zamanlar bu tedavilerin ismi ‘aromaterapi’ değildi. Günümüzde kullanılan şekliyle modern aromaterapinin babası Fransız Kimyager ‘Dr.Rene Maurice Gattefossse’ dur. Laboratuvarında deney yaparken elini yakar. Tesadüfi olarak orada bulunan, içi lavanta yağı dolu bir kaba can havliyle elini daldırır ve bu işlemi gün boyu tekrarlar.. Şaşırtıcı bir şekilde hızla iyileşen eli, yanığa ait acı hissi, yangı, ağrı gibi semptomlarında hızlı rahatlama onu lavanta ile daha yakından ilgilenmeye iter ve yıllarca süren araştırmaları sonucunda 1928 yılında bir kitap yayınlar. İşte bu kitapta ilk defa AROMATERAPİ deyimini kullanır. Bu, medikal tedavilerde aromaterapi terimi geçen ilk kitap olur.. 

Aromterapinin Tarihsel Gelişimi

Gattefosse’nın Aromaterapi kitabı modern aromaterapinin başlangıcı sayılsa da tarihsel olarak baktığımız da uçucu yağların; Mısırlılar, Yunanlılar, Romalılar ve Persler tarafından kullanıldığını kanıtlayan pek çok tarihsel kanıta rastlıyoruz. Bununla birlikte ilk insanlar, bitkilerin şifasından yararlanmaktaydı. Fransa’da bir mağarada yer alan MÖ 1800 yıl öncesine ait olduğu sanılan resimler, şifalı bitkileri göstermekteydi. 

MÖ 3000 yıl önce yaşayan Çin Hükümdarı Shen Nung ‘un 300’den fazla bitki hakkında bilgisi olduğu ve hastalıkları iyileştirmede kullandığı düşünülmektedir. Yine Çin’de MÖ 3000 yılına ait olduğu düşünülen damıtma cihazı bulunmuştur. Bilinen en eski parfüm reçetelerine (MÖ 3000-4000 yıl) Sümerler’in tabletleri üzerinde rastlanmaktadır. Damıtma aparatının kullanımını gösteren en eski literatür kaynağı Venedik’teki Biblioteca Marciana’da korunmaktadır. MÖ 2. yüzyıla ait olduğu bilinmektedir. Bu belge Kleopatra Dönemi’ne antik kağıt papirüs belgesi olan Krysopoeiadır. Bitkilerden elde edilen öz yağların kullanımının önce Mısır’da ortaya çıktığı (mumyalama için) bilinmektedir. Daha sonra yaralı gladyatörleri tedavi etmek için yağları kullanan Yunanlılara ve Romalılara yayıldığı konusunda bir düşünce vardır.

Tıbbın babası olarak adlandırılan Hipokrat, MÖ 430’ da veba sırasında Atina’yı aromatiklerle temizliyor. Bunun yanı sıra ağrıyı ve çeşitli rahatsızlıkları gidermek için bitki yağları kullanmakta olduğunu görüyoruz. Yağ banyoları, yağ masajları ve uçucu yağlardan hazırlanan kozmetik ürünlerini araştırarak bitki yağlarının faydalı etkilerini tespit edenin de Hipokrat olduğunu kaynaklardan öğreniyoruz.

Bitkilerin gizemli dünyasını keşfeden  MS 1000 yıllarında yaşayan Buharalı bir Türk (bazı kaynaklara göre) bilim adamı olan İbn-i Sina akla gelen ilk isimlerden biridir. Hatta en önemlisi..  O kadar ki aromaterapinin tarihçesinin anlatıldığı kitaplarda İbn-i Sina’nın anlatıldığı bir bölüm bulunuyor. Bir ilaç oluşturmak için bitkilerin buharla damıtıldığı bir boru icat etti. Bu mükemmel icat ile uçucu yağların damıtılmasını mükemmelleştirmiş ve beş yüzden fazla bitkinin kullanım alanlarını tespit etmiş. Bu bitkilerin bazılarından elde edilen uçucu yağların hangi hastalıkları iyileştirdiğini bulmuştur. Bu onu aromaterapi konusunda eşi benzeri olmayan bir yere koymuştur. İbn-i Sina ayrıca alkol ve parfümü damıtan ilk kişi oldu.

Avicenna ve El-Kanun-Fit-Tıp adındaki kitaplarında bu şifalı bitkilerden ve uçucu yağlardan bahseder.

İslamiyette de zikir odalarında buhurdanlıklarda uçucu yağlar yakılmıştır. Özellikle Hz. Muhammed (sav)’le özleştirilen gül (Rosacea Damascane) çiçeğinden elde edilen uçucu yağını, hafızların Kur’an-ı Kerim’i ezberlerken zikir odalarında buhurdanlıklarda yaktıklarını ve onun öğrenme kapasitesini artırma ve odaklanma etkisinden faydalandıkları söylenmektedir.

Yazılı kaynaklar ve kulaktan kulağa yayılan atalarımızdan aktarılan bu bilgiler ışığında insanlık tarihi kadar eski bu kadim tedavi yöntemleri günümüzde de bilim insanları tarafından yeniden araştırılarak bilimsel verilere dayanan klinik çalışmalar ışığında güçlenerek insanlığa hizmet vermeye devam edecektir.

 

Arslan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Satış, Pazarlama ve Koçluk Hizmetleri 

Ataşehir Mahallesi Evrim Sokak Kapı No 10/A Daire: 4

Kartepe/ Kocaeli 41285

Tel: 0 532 681 60 63