Şimdi röportajlarda en klasikleşmiş soruyu size yönelteceğim, Tolga Tamer kimdir?

Merhaba sevgili Tülay Duran... Seninle uzun yıllar birlikte çalıştıktan sonra, şimdi Cosbycik’te tekrar birlikte çalışacak olmamız beni çok mutlu etti, öncelikle bunu söylemek ve hoş geldin demek istiyorum. Yaklaşık 12 - 13 sene önce, o zamanlar Beyoğlu’nda müzik enstrümanları satışı yapan ve aynı zamanda birçok ünlü markanın Türkiye distribütörü olan Pera Müzik’in ortağıydım. İzmit’ten haftanın 4 günü Beyoğlu Tünel’deki müzik mağazama gidip bu sektörde yoğun bir çalışma hayatında ilerliyordum. Dünya çapında ünlü müzik fuarlarını yılda birkaç kere ziyaret ediyor, çok renkli ortamlarda çalışıyordum. Bu sıralarda evim Villam sitesindeydi. Akşamları canım köpeğim Cosby’i gezdirirken Güngör Arslan ile tanıştık. O da akşamları köpeğini gezdiriyordu. Köpeklerimiz oyun oynarken, oradan buradan muhabbet derken kendisiyle bir anda çok samimi olduk. Ben sürekli iş ve turistik amaçlı dünyayı gezdiğim için kendisine yaşadığım enteresan şeylerden bahsediyordum. Bana; bu hikâyeleri gazetede yazmak ister misin, dedi. İlk başta nasıl olacağını kestiremedim, çünkü zaten çok yoğun bir tempoda çalışıyordum. Sonrasında bir proje ürettim. Siyah Labrador cinsi köpeğim Cosby ünlü okullarda Gastronomi okumuş deneyimli bir gurme köpek olacaktı ve onunla birlikte restoranları keşfedip, mutfaklarına girecek, lezzet testleri yapacaktık. Bu benim için tamamen hobi olarak başladı. Ancak zamanla Cosby inanılmaz bir ilgi gördü. İzmit’ten, Maşukiye’den, Kartepe’den, Tuzla’dan birçok restoran telefon ve maillerle Cosby’i mekânlarına davet ediyor, kendi lezzetlerinin tadına bakıp köşesinde yazmasını istiyordu. Zamanla iş düşündüğümüzün çok daha ötesinde bir hâle geldi ve Cosby’nin bu networkünün artık reklamsal anlamda bir karşılığı vardı. Çekimlerden çekimlere gidiyor, hem çok eğleniyor hem firmalara katkı sağlıyor, hem de farklı bir kazanç elde ediyorduk. İstanbul’daki işimi ikinci plana almaya başlamıştım. Pera Müzik’in tamamı bana ait olan İzmit’teki şubesini Pera Müzik ismini vermeden farklı birine devrettim. İstanbul’daki merkez ile olan ortaklığımı da sonlandırdım. Artık bu sektörde ilerlemek istiyordum.

Yaptığım işte bu kentte bir benzerini daha yapan olmadı

Yıllarca çok yüksek potansiyelde çalışıp iş ile eğlence ve sosyal hayatı hiç birbirine karıştırmadım. Benim için iş ve sorumluluklar ne kadar önemliyse kendimi kaybetmişçesine gezip dolaşmak o anlarda her şeyi kenara koymak bir o kadar önemliydi. Güngör Arslan’ın da gezip dolaşmayı çok seven bir tarzı olduğu için beraber dünyanın ve Türkiye’nin birçok yerini gezdik dolaştık. Beyrut, Paris, Boston, Singapur, New York, Havana, Selanik, Roma, Phuket.. Daha onlarca şehir, ülke... Şöyle söyleyeyim; 13 sene önce bu işe başladığım ilk zamanlarda çalıştığım firmalarla hâlâ ilk günkü heyecanla çalışmalarıma devam ediyorum. Kent beni seyahatlerimle ve gittiğim yerlerden paylaştığım enteresan fotoğraflarla tanıdı. Gazetedeki çalışmalarımı 3 sene önce sonlandırarak, bu kente kendime ait özgün projelerle ilerleyebileceğim yepyeni bir renk katmak istedim. Kızım Beste’nin doğduğu dönemde Time Kocaeli dergisini kurdum.

Bu İşi Kurarken Bu Kadarını Hayal Ediyordum :)

Genelde bu işi kurarken ben bile bu kadarını hayal edemiyordum, derler. Ama bende durum biraz farklı ilerledi, hayal ediyordum :) Hatta biliyordum. Çünkü ilişkilerim ve diyaloglarım fazlasıyla güvene dayalıydı, tecrübeme ve potansiyelime zaten inanıyordum. Dergi yayın hayatına girdiği andan itibaren sanki yıllardır aralıksız yayın yapıyormuşçasına herkes tarafından benimsendi. İzmit Yelken Kulübü’nde yaptığımız lansman, hâlâ birçok ortamda konuşulmaya devam ediyor. 

Ne de Olsa Genlerimin Yarısı Sevcan Tamer’den Geliyor :)

Sosyal yönümün bu kadar kuvvetli olmasını tabii ki canım annem Sevcan Tamer’e borçluyum. O, hayatını bu kente, yardıma muhtaç insanlara ve sosyal projelere adamış, ismi bu kentin tarihine çoook önceden geçmiş biri. Aynı zamanda Özgür Kocaeli gazetesinde yılların köşe yazarı, TV 41’in ilk kurucu kadrolarından ve canlı yayın programcısı... Böyle bir ismin yanımda olması tabii ki benim için çok büyük bir şans. Desteğiyle her zaman yanımda, dergiye harika röportajları ve köşe yazılarıyla renk ve kalite katmaya devam ediyor.

Her Biri Birbirinden Dolu 34 Sayı...

Time Kocaeli dergisi iş ortaklarına değer katmaya ve bilinirliklerini arttırmaya devam ediyor. Dergimizin kapaklarında yer almak için aylarca sıra beklemek gerekiyor. İşimizi maksimum heyecan ve titizlikle yapıyoruz. Bu kentte yenilik adına olan biten güzel şeyler, özel röportajlar, seyahat yazıları ve birçok farklı içerik ne mutluyuz ki ilgiyle takip ediliyor. 

Peki bu Cosbycik nasıl doğdu?

Reklam sektörünün bu kadar içinde ve merkezindeyken dijital alana ağırlık vermiyor olmam gerçekten de enteresandı... Aslında ben de bunun hep farkındaydım. Ama; o da eksik kalsın, diyordum. Ancak iş ortaklarımdan gelen talepler ve pandemi sürecinde dijital platformların öneminin daha da artması artık bu kararı almama neden oldu. Aylar süren ön hazırlıklarımızı tamamladıktan sonra, alanında çok deneyimli arkadaşlarla kurduğumuz ekibimizle dijital tarafta da artık varız. Ajansımızın ismi tabii ki de Cosby olmalıydı. Hem sevimli bir isim, hem de fazlasıyla anlamlı. Şimdi Cosby yeni heyecanımız... Time Kocaeli’deki performansımızı burada da göstereceğimizden hiç şüphem 40 yok. Zaten şimdiden çok güzel bir ilginin altındayız ve bize güvenenleri memnun etmek için elimizden gelenin en iyisini yapacağız. 

Cosbycik’te ne gibi çalışmalarınız var?

Aslında çalışmalarımızı tek bir çatı altında toplayabiliriz. Onu da günümüzde markaların çevrimiçi varlığını geliştirmelerini, tüm mecralarda akılda kalmalarını ve iz bırakmalarını sağlayan Dijital Pazarlama olarak adlandırabiliriz. Dijital Pazarlama çalışmalarımızı sosyal medya yönetimi, web yazılımı ve tasarımı, grafik tasarım, fotoğraf çekimi ve video prodüksiyon olarak sıralayabiliriz. Her bir dal Dijital Pazarlamanın olmazsa olmazı ama doğru bir şekilde yapılması ve yönetilmesi de çok önemli. 

Sosyal medyada sesi çıkmayan bir marka, beyin ölümü gerçekleşmiş bir insan gibidir…

Markanızın bir sosyal medya sayfasına sahip olması dijital olarak var olduğu anlamına gelmez. O markanın sosyal medyada sesi çıkmıyorsa, kitlelere ulaşmıyorsa; beyin ölümü gerçekleşmiş bir insan olarak tanımlanabilir. Sosyal medya için, akılda kalıcılık ve marka bilinirliği çok önemlidir. Bunun için de doğru ve etkin stratejilerle hedef kitleye ulaşmak sosyal medya yönetiminin en önemli aktörleridir. Cosbycik ile sosyal ağlar için, içerik ve kampanya çalışmalarında merak uyandıran grafik ve tasarımlar, etkili mesajlar, hedef kitleye özel dikkat çekici çalışmalar, alanlarında uzman kreatif ekip arkadaşlarımız tarafından oluşturulur. Tabii markanızın basılı veya dijital ortamdaki tanıtımı güçlü grafik tasarımdan geçer. Bir grafik tasarım, markanın sektöründe neden benzersiz olduğunu anlatabilmeli, diğerlerinden ayırmalı ve dikkat çekici bir kimliğe sahip olmalıdır. Markanın aslında basılı ve dijital ortamdaki kimliği, onu anlatan ve yansıtan kreatif tasarımlardır. Cosbycik olarak; öne çıkarılacak kavram ile hedeflenen kitlenin algısına yönelik ihtiyaç duyduğu tasarım dilini oluşturuyor ve her platformda bütünselliğini aynı dille kuruyoruz. 

 

Video prodüksiyon, binlerce kelimenin yerine saniyeler içinde markayı anlatır ve hedef kitleye ulaştırır.

Markaların ürün ve hizmet sunumlarında globalleşen dünyanın en etkili silahı fotoğraf ve video prodüksiyonlardır. Marka ve sunduğu projeler, etkili prodüksiyon çekimlerle hayat bulur ve markayı sektöründe bir adım daha öteye taşıyarak farklılık yaratır. Markanın özellikle web sitesinde ve sosyal medya sayfalarında kullanılacak özgün tanıtım filmleri, etkileyici fotoğraf çekimleri ve konsept videolar binlerce kelimenin yerine saniyeler içinde markayı anlatabilir ve hedef kitleye ulaştırabilir. Tabii markanın dijital pazarlamadaki en büyük referansı web sitesidir. Diğer mecralarda ne kadar iyi olursanız olun, web siteniz bunu karşılamıyorsa doğru referanslar alamazsınız. Güçlü bir tasarım, teknolojinin son trendine uygun bir dil ile Cosbycik markayı, dijital pazarlamadaki hedeflere ulaştıracaktır.

Biraz da ailenizden ve hobilerinizden bahseder misiniz?

Bundan yaklaşık 5 yıl önce eşim Aslı’yla enteresan bir tesadüf sonucu, gerçekten de kaderin bizi buluşturması gibi bir tanışmayla Sabiha Gökçen havalimanında sabah saat 7’de tanıştık. Aslı aslında tıp doktoru, yakın zamana kadar İstanbul’da uluslararası bir ilaç firmasında medikal müdür olarak çalışıyordu. Evlendikten ve kızımız Beste doğduktan bir süre sonra oradaki evimizi kapatıp tamamen Bahçecik’e yerleştik. Karantina sürecinde de bu kararımızın ne kadar doğru olduğunu bir kere daha anladık. Bahçeli evimizde kızımız ve köpeklerimizle birlikte yeri geldi şöminemizi yaktık, yeri geldi mangal yaptık ve kuş seslerine karşı kahvemizi yudumladık. Bahçecik harika bir yer. Doğası, havası ve şehre 15 dakika mesafede olması bizi en çok cezbeden yönleri oldu. Köpeğim değil, oğlum olarak nitelendirebileceğim Cosby bu işe girdiğimizde daha küçük bir bebekti. 1 yaşına bile gelmemişti. Şimdi ise koca bir adam oldu. Tam 13 yaşında. Cosby’nin yanına bir de çizgi film kahramanı gibi dünyanın en tatlı minyatür schnauzer cinsi köpeği cimcime Roka’yı da ekledik. O da kızımız Beste’nin en iyi oyun arkadaşı. Geceleri birlikte uyuyorlar. Beste birkaç gün evden ayrılsak Roka’yı çok özledim deyip duruyor. Bunun dışında, yoğun iş temposundan vakit buldukça hâlâ seyahat etmeyi, motosikletle gezmeyi (ülkeler arası), yeni tarifler denemeyi (Aslı) – ben de tatmayı, son zamanlarda spor faaliyetlerimizi, başta techno müziğin efsane ve dev ismi Carl Cox olmak üzere techno müzik sahnesinin dünya çapında ünlü isimlerini canlı dinlemek için Avrupa’nın iyi festival ve kulüplerine gitmeyi seviyoruz.

Seyahat etmek hayat tarzın. Peki en sevdiğin şehir neresi? 

Zor bir soru. Birçok şehrin kendine göre öne çıkan farklı özellikleri var. New York benim için her zaman çok özeldir. Birçok insan bu şehri bir taş yığını olarak görse de şehri tanıyanlar ve içinde biraz fazla zaman geçirenler New York’un nasıl eşsiz standartlarda bir şehir olduğunu anlayacaktır. New York bazen rüyalarıma bile girer. Onun dışında, Amsterdam ve Londra’yı severim. Paris pek sevmediğim bir şehirdir.. =) Ancak bu soruda sadece birkaç tane söylemem gerektiğini hissettim. Eğer soruda kısıtlama olmasa keyifle sayabileceğim onlarca yer olurdu.