Atatürk'ün İzmit Ziyaretleri 13 - 24 Haziran 1922

Mustafa Kemal Paşa ve beraberindeki heyet 17 Haziran cumartesi günü öğleden sonra, kompartımanlarına halılar serilmiş, çınar dalları ve bayraklarla süslenmiş özel bir trenle Adapazarı'ndan İzmit'e hareket etmişti. İzmit halkı tren istasyonunu doldurmuş, büyük bir askeri birlik Paşa'nın "merhaba"larına, bir ağızdan yüksek sesli "merhaba"larla karşılık vermişti. Vakit ve Anadolu'da Yenigün gazetelerinin muhabirleri de o andan itibaren gezinin bitimine kadar Mustafa Kemal Paşa'ya refakat etmişlerdi. 
Öğleden sonra saat 6 sıralarında İzmit'e varan Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekileri İzmit Komutanı Kaymakam Hüseyin Hüsnü Bey, Belediye Reisi Abidin Bey, Müdafaa-i Hukuk Reisi, Mülkiye Müfettişi Emin, İstihbarat Müdürü Cevdet Bey karşılamışlardı. Atatürk’ün geleceği halka önceden haber verildiğinden İzmit'te iki günden beri fevkalade hazırlıklar yapılmış, eşsiz bir karşılama töreni düzenlenmişti. 18 Haziran 1922 günü bütün İzmit halkı köylü, kentli, kadın, erkek ve çocuk olmak üzere caddelerde yerlerini almış, sokaklar ve resmi yerler kırmızı bayraklarla ve çiçeklerle süslenmişti.

Bir yıl önce düşman işgalinden kurtulan İzmit halkı evlerinden getirdikleri halıları Atatürk’ün akşam kalacağı Saray Köşkü ile İzmit İstasyonu arasına sermişler, Saray Köşkü’nden İzmit İstasyonu’na inen yol neredeyse tamamen kadınlar tarafından kaplanmıştı.İstasyonu bir köprü ile kasra ulaştıran uzun ve dik yol ile etrafındaki meydanlarda bütün İzmit'in heyecanı canlı bir halde görülebilmekteydi. Atatürk, yanında Bolu Milletvekili Cevat Abbas, Hariciye Vekaleti Hukuk Müşaviri Münir, Başyaver Salih (Bozok), Yaver Muzaffer, Erkanı Harbiye İrtibat Zabiti Binbaşı Şükrü, Özel Kalem Müdürü Memduh Beylerle birlikte İzmit’e gelmişti. İzmit halkı Atatürk’e “Yaşasın milletin halaskarı (kurtarıcısı)” diye tezahüratta bulunmuştu. Bu sırada ilginç bir vaka olmuş, bir ihtiyar yolda, duyduğu sevinç ve heyecandan ağlayarak Atatürk’ün elini öpmek istemiş, Atatürk bunu istemeyerek ihtiyarın elini öpmüştür. 

Daha sonra Atatürk ve beraberindekiler yürüyerek Saray Köşkü’ne girmişlerdir. Kasrın bahçesinde İzmit'in tertemiz giyinmiş kız öğrencileri, aralarında kırmızı entariler giymiş şehit çocukları da olduğu halde milli ve vatani şarkılar söyleyerek Mustafa Kemal Paşa'yı karşılamışlardı. Paşa'ya hediyeyi sunan Naciye, siyah bol ve uzun şalvarı, alnında bir cızi ziynet altınını gösteren beyaz baş örtüsüyle Anadolu çiftçi kadın örneğiydi. Hediyeyi verirken Paşa'ya "size çok kızlar, çocuklar güzel çiçekler, süslü buketler verdiler; ben de bir köylü kızıyım. Bu başakları yeriyorum. Yeni yetişen mahsulümüzün hediyesidir” sözlerini söylemişti. Çiftçilerden sonra kız okulları adına öğretmen ve öğrencilerden oluşan bir heyet kabul edilmişti. Atatürk bu günden memnuniyetini, eski güzel günlere hayalen döndüğünü söyleyerek belirtmiştir. Daha sonrada Mutasarrıflığı, Belediyeyi, Askerlik şubesini ziyaretle Kasra dönmüş ve geceyi orda geçirmiştir. 

Mustafa Kemal Atatürk 18 Haziran 1922 günü öğle saatlerinde Claude Farrère’i Kar-ı Hümayun’da kabul etmiştir. İki saat görüşmüşlerdir. Görüşmede bulunanların anlattığına göre, Claude Farrère Atatürk ile karşılaştığında önce çok heyecanlanmış, bir süre konuşmakta zorluk çekmiştir. Daha sonra yere diz çökerek İzmit’e kendi inisiyatifi ile değil, siyasal bir görevle gönderildiğini anlatmıştır. Claude Farrère’i Atatürk ile görüşmeye yollayan İstanbul’daki Fransız Yüksek Komiseri General Pelle’dir. Farrère’in görevi, Atatürk’ün kurmayı düşündüğü rejim üzerine bilgi almak ve Lozan Konferansı’nda İtilaf Devletleri’nin teklif edeceği Anadolu’ya bir araştırma komisyonu gönderme fikrini kabul ettirmektir. Atatürk bunu anlamış, yine de Farrère’i büyük bir konukseverlikle kabul etmiştir. Farrère de bu ziyaretinden sonra Atatürk’ten çok etkilenmiş ve ondan hayranlıkla bahsetmiştir:
“İnanılmaz bir kendine hakimiyet, hiçbir şeyin kıramadığı bir irade, en sabırlı, en sabit dikkat ve düşünme gücü; işte bu son derece hareketsiz yüzün ortaya koydukları. Herhangi bir gülüşün bu çizgileri yumuşatması imkansız gibi gözüküyor. Oysa o gülüş bir anda geliyor, hem de şaşırtıcı bir yumuşaklıkla.”

Atatürk'ün Kocaeli Ziyaretleri 16 - 18 Ocak 1923
Mustafa Kemal Paşa 16 Ocak 1923 günü saat 16:30 ‘da İzmit’e geldi, o gün daha önce kalmış olduğuİzmit kasrında İstanbul gazetecileri ile ertesi sabah saat 03:00‘e kadar devam eden konuşma düzenledi. Bu konuşmaya İstanbul Milletvekili Adnan Adıvar, Halide Edip Adıvar, İstanbul’un belli başlı gazetelerinin temsilcileri; Ahmet Emin Yalman, Velit Ebüzziya, Suphi Nuri, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, İsmail Müştak, Falih Rıfkı Atay ile Anadolu’da İleri Gazetesinin İzmit muhabiri Hakkı Kılıç Beyler hazır bulundular. Yapılan konuşmalarda; Mudanya Mütarekesi, Lozan Barış Konferansı’nda tartışılan konular, dış politikayı ilgilendiren önemli sorunlar ile devletin idaresine ait temel kurumlar görüşüldü. Daha sonra “ Cumhuriyet’in ilan edileceği, yazılmamak kaydı ile ilk kez burada Mustafa Kemal tarafından gazetecilere söylendi. Bu nedenle “16 Ocak” günü “Basın Onur Günü” kabul edildi. Başkumandan İzmit’te yaptığı konuşma sırasında ifade ettiği şu cümleler Hereke ve Gebze bölgesine yaptığı gezinin amacını açıklayan en güzel ifadelerdir. “ Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin muzaffer orduları yeni zaferler elde etmek aşkından müstağni değillerdir. Fakat bu zafer aşkı, milletin selamet ve saadetini temin aşkından doğmaktadır.”20 Ocak 1923 tarihli İkdam Gazetesi’nde "Mustafa Kemal Paşa halk arasında.İzmit'te Paşa'nın halk ile dünkü hasbıhalleri sulh, marif, ziraat, affı umumi meseleleri Mustafa Kemal Paşa bu gün saat üçte (l9 Ocak 1923) İzmit sinema binasında toplanan halkın alkışları arasında, halkı selamlamış "Maksadım halk ile arkadaşça sohbetler, bana sualler sorunuz. Sizlerle samimi bir suretle sohbet edeceğim" demiştir. Bunun üzerine oturanlar orada hazır bulunanlar birçok sualler sormuşlar ve Paşa hepsine ayrı ayrı cevap vermiştir. Ve sonrasında akşam saat yedi buçukta halkın selamları arasında salonu terketmiştir." 

Atatürk'ün Kocaeli Ziyaretleri, 1 Temmuz 1927
Atatürk, 1919’da İstanbul’dan ayrılmasının sonra, sürekli davet edilmesine karşın hiç gitmemiş zamanın gelmesini beklemişti. Sekiz yıl sonra artık gerekli anın geldiğini düşünerek 1 Temmuz 1927’de İstanbul’a gitmek üzere, biraz da gecikerek saat 11.15’de Ankara’dan İzmit’e geldi. Açıkta demirli Yavuz Zırhlısı 21 pare top atışı yaptı. Kentin ve Cumhuriyet’in tüm kurum temsilcileri oradaydı. Halkla görüşüp, dinlendikten sonra saat 17.00’de istasyondan yürüyerek İzmit Tersanesi’ne girmiş, mayın iskelesinden hareket eden 17 numaralı motor gambotla Ertuğrul Yatı’na geçerek İstanbul’a hareket edilmiştir.Beraberinde Ulaştırma Bakanı Hakkı Behiç Erkin, Sağlık Bakanı Refik Saydam, Ali Kılıç, Recep Zühtü, Yaveri Salih Bozok, Tevfik Bıyıkoğlu, Nuri Conker ve Başyaver Rusuhi bulunmaktaydı.

Atatürk’ün Kocaeli Ziyaretleri, 5 Haziran 1928
4 Haziran 1928’de Ankara’dan trenle ayrılan Mustafa Kemal Atatürk 5 Haziran Salı günü saat 10.30’da İzmit’e geldi. İstasyonda İstanbul’dan kendisini karşılamaya gelen heyetler ve kişilerle görüştü. Bir buçuk saat sonra İstanbul’a gitmek üzere trenine bindi. Bu gezide kullanılan 2 no’lu tren bugün İzmir Garı’nda sergilenmektedir. 1980 yılında 86 yaşında olan ve İzmit Tepecik mahallesinde yaşayan Nedim Bey’in anılarını dinlemiş olan İhsan Nejat Kaya ”Edirne askeri idadisinde okuyordum. Rusların işgali üzerine bir arkadaşımla birlikte yaya olarak kaçtık ve bilahare Ankara’ya geldik. Askeri öğrenci elbiseleri içinde Ankara’da dolaşırken Atatürk bizi gördü ve durumu öğrenince bizi okumaya devam etmemiz için Konya Askeri İdadisi’ne göndertti. Atatürk 1928 yılında İstanbul’a giderken tren İzmit’te durmuş Ata da cama yaslanmış dışarı seyrediyordu, ben de alayda takım komutanı bir teğmen olarak Ata’nın geçişine nezaret için garda görevli idim. Biz hazırolda beklerken beni gördü ve “çocuk buraya gel, ben seni bir yerden tanıyorum” dedi. Ben olayı anlatınca, beni Ankara’ya alıp Muhafız Alayı Komutanı yaptı, Ata ölünceye kadar da bu görevde kaldım.” sözleriyle Mustafa Kemal Atatürk ile olan anısını anlatmıştır.

Atatürk’ün Naaşı İzmit’te, 19 Kasım 1938

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938'de sabah saat 09.05'de Dolmabahçe Sarayı'nda ebedi uykusuna yattı. Aziz naaşı, 19 Kasım 1938'e kadar Dolmabahçe Sarayı'nda katafalkta kaldı. 19 Kasım sabahı 08.10'da cenaze namazı kılındıktan sonra naaş saat 08.30'da bir top arabasıyla Dolmabahçe Saray'ından Sarayburnu'na getirilerek Zafer muhribinin kıç tarafındaki katafalka konuldu. Haydarpaşa önünde demirli bulunan Yavuz gemisinin sancak tarafına yanaşan muhripten alınan naaş Yavuz’un kıç tarafında hazırlanan katafalka yerleştirildi. Dolmabahçe’den İzmit’te bekleyen Beyaz Tren’e kadar Hamidiye gemisinden bir subay ve altı er tarafından taşınacak çelenk de gruba eşlik ediyordu. Cenaze merasime katılmasına ve gemi ile seyahat etmelerine izin verilen sinemacılar Necdet, Behçet Kemal, Cezmi, Osman ve Recep beylerdi. Saat 15.00'e doğru her üç sütun da İzmit’e doğru hareket etti. Yavuz'la diğer Türk savaş gemileri naaş’ı Ankara'ya götürecek trenin beklediği İzmit’e doğru yollarına devam ettiler.

Yavuz zırhlısı aynı gün İzmit’e gelerek mayın iskelesi hizasına demirledi. Vali Hamit Oskay ile İzmit Üssübahri ve Müstahkem Mevki Komutanı Tuğamiral Hulûsi, Yavuz gemisine gelerek Ata'ya saygılarını sundular. Zafer Destroyeri Aziz naaşı, heyetleri, bandoyu ve Donanma çelengini alarak tersane bahçesindeki mayın iskelesine yanaştı. Bu esnada tüm gemilerin personeli lumbarağzında saygı duruşundaydılar. Önde Başbakan Celal Bayar, generaller ve diğer erkan karaya çıktılar. Halk, bütün çevreyi doldurmuştu. Deniz askerleri tabutu omuzlarında çıkardılar. İskele üzerinde hazırlanan katafalkın üzerine koydular. 

Top sesleri arasında ve tam saat 20.00'de Mayın İskelesinden karaya çıkarılan Aziz Naaş, tersane orta kapısından geçirilerek Üssübahri Deniz Kıtası önünde ve Bando eşliğinde Chopin’in matem havası eşliğinde 3 adet atın çektiği top arabası ile gara taşınarak Ankara'ya hareket edecek olan defne yaprakları ve çiçeklerle süslü özel trene (Cumhurbaşkanlığı Treni - Beyaz Tren) yerleştirilirken, tıpkı İstanbul’da olduğu gibi burada da kelimelerle anlatılması güç feryatlar yaşandı.Tersanenin büyük bahçesinde yer alan mekteplilerin önünden geçerken feryatlar daha da yükseldi. Naaş Ankara'ya hareket edecek olan özel trenin yanına getirildi. Bu sırada Yavuz gemisi projektörleriyle vagonu aydınlatıyor ve Zafer muhribi ile beraber demir aldıktan sonra tren hareket edinceye kadar 5 dakikada bir olmak üzere saygı topu atmaya devam ederek son selam görevini yapıyordu. Vagon bayrağımızla ve defne dallarıyla donatılmıştı. Bando da tören kıtası ile birlikte Ankara’ya gitmek üzere trene bindi.