DENİZLE İLK KOCAELİ’DE TANIŞTIM

1976 Kars doğumluyum. Göç sebebi ile Gölcük’e yerleştik, öğrenimimi burada tamamladım. Denizle tanışma hayalini kurduğum yer aslında Kocaeli… Burada dağları keşfettim, yüzmeyi öğrendim. Annem ve babam İstanbul’a yerleşmişti. Öğretmen olan teyzemin tayini Kocaeli’ye çıkmıştı. Yalnız yaşadığı için ben de onun yanına taşındım ve bu süreçte askere gidip geldim. Döndükten 6 ay sonra 1999 yılında o fay hattı hayatımızdan geçti…

BENİM İÇİN EN UZUN GECEYDİ

3 gün enkaz altında kaldım, 1 gün sonra bana ulaşabildiler fakat bulunduğum alandan çıkartamıyorlardı. Ayak bileklerime kolon düşmüştü ve 3 gün böyle kaldığım için kangren olmuş ve dizlerime kadar gelmişti. Çıktıktan sonra önce devlet hastanesine oradan askeri hastane ve son olarak da helikopterle GATA’ya sevk edildim. Uzun bir süreç, hatta çılgın bir zamandı benim için… Böyle bir anda kesinlikle yaşama karşı bir duruş sergilemeniz gerekiyor.

HAYAT DEVAM EDİYORSA YAŞAMAK ZORUNDASIN

Kendi kendime nefes alıyorsam yaşamak zorundayım dedim sürekli. Bu benim başıma neden geldi? Sorusu, bir insanın kendisine sorabileceği en kötü sorudur. Ne olursa olsun bu sorunun cevabını yıllarca ararsınız. Çatlak bir bardağa benziyor bu durum; içine su koyduğunuzda içseniz de bitiyor içmeseniz de… Ben bunu yapmak istemedim, hayat devam ediyor mu? Ediyor... Ne olursa olsun yaşayacaksın. Ama ne yapacağım konusunda o an benim de hiçbir fikrim yoktu.

“UMUDUN YERİNE SEBAT ETMEYİ, İNATLA İSTEMEYİ, SONUNA KADAR GİTMEYİ TERCİH ETTİM”

KORKU VE UMUTTAN UZAK DURDUM

Korku insanı tutsak eder. Ne kadar çok şeyden korkuyorsan dünyan o kadar küçüktür. Karanlıktan korkuyorsan, gecenin güzelliğini bilemezsin; böcekten korkuyorsan, tabiatın güzelliğini bilemezsin… Korkunun yerine cesareti koydum her zaman. Cesaret dünyada taklit edilemeyen tek şey. Umut ise insanı köleleştirir, bilinmezden bir şey bekleyerek insanı tembelleştirir. Umudun yerine sebat etmeyi, inatla istemeyi, sonuna kadar gitmeyi tercih ettim.

SERBEST DALIŞTA DÜNYA REKORUNU KIRDI

Dünya sualtı aktiviteleri (CMAS) tarafından teklif geldiğinde neden böyle bir rekor kırayım ki? Diye düşündüm. Daha öncesinde engellenen bireyler ile ilgili bu şekilde bir çalışma yapmamışlardı, bu yıl böyle bir projeye izin verilmiş. Farkındalık varsa ben de varım dedim ve başladık çalışmalara. Gerçekten oldukça zor şartlarda çalıştık diyebilirim. Sponsor bulmakta çok sıkıntı yaşadık. Kendi imkânlarımızla işin maddi boyutunu aşıp Kaş’ta ilk rekorumu kırdım. İlk rekorumda istediğim sesi alamadım. Bu kez Değirmendere’de tekrar dünya rekoru denemesi yapmaya karar verdim. Enkazın olduğu bir yerde ses getiren bir dalış gerçekleştirdim, 2. rekorumu da böylece kırmış oldum. Herkes bu işlerde bize para ödendiğini sanıyor fakat tam tersi biz para ödüyoruz, çok büyük bütçeler söz konusu. Ödeneğin bir kısmını İzmit Sanayi Odası (Ayhan Zeytinoğlu) karşıladı. Kendilerine de tekrar teşekkürlerimi sunuyorum…

SEN DEĞİŞİRSEN HER ŞEY DEĞİŞİR

CMAS beni 2 sene önce İtalya’nın Venedik kentine, Dünya Serbest Dalış Şampiyonası’na davet etti. Engelsiz sporcuların katılımı ile gerçekleşen bu müsabakaya sporcu koçu olarak katılım gösterdim. Sporculara motivasyon konuşmaları yaptım. Eğer bir şeylerin değişmesini istiyorsan önce sen değişeceksin…

BİRÇOK SPORU TEK BİR YOLA SIĞDIRDIM

Yaşamın bulaştığı her iş benim için çok keyifli. Depremden sonra bisiklete binmek aklımda kalmıştı. Dünyanın en zor ve en uzun 10 yolundan biri olan Antik Likya Yolu’nu yürüdüm. Antalya’dan başlayıp Fethiye’de biten 608 km’lik bir yol. Bu yola çıkarken ki hedefim, yaşam tarzıma dönüşmüş olan tüm sporları bu yoldaki macerama katmaktı. Bu hedefle Likya Yolu’ndaki bir parkuru bisikletle geçmeyi kafama koydum. Daha önce kendisine yelken öğrettiğim, görme engelli bir arkadaşım olan Oğuzhan ile bir parkuru bisikletle geçtik. Oğuzhan, gören birçok insanın yapmadığı şeyi yapmış oldu aslında. Birbirimize hep söylediğimiz; Ben sana göz, sen bana kulak ol cümlesiyle parkuru bisikletle tamamladık.

“YAZDIKLARIMIN İÇİNE HAYATIN RUHUNU İŞLEDİM”

ANTİK KENTLERDE YAZMAYA BAŞLADIM

Kafanızı kaldırın ve bir doğaya bakın, Yaradan’ın sanatı dışarıda, insanlar birer mucize… Dostlarım tüm bu düşüncelerimi yazmamı çok istediler. 5 yıl önce yazmaya başladım aslında. 5 yıl sonra baktığımda sadece iki tane A4 yazmışım. Oturmayı seven biri değilim, oturup yazmak bana çok zor geliyordu, sanki hayat kaçıp gidiyor gibi hissediyordum. Sonrasında antik kentlerde yazmaya başladım. Teknede, mekânlarda sürekli gezerek, yaşamdan geri kalmayarak yazdım. Yazdıklarımın içine, hayatın o ruhunu da akıttım ve Sınırsız adlı kitabım ortaya çıktı…

YENİ REKOR İÇİN AFRİKA’DA

Haziran ayında Afrika’nın çatısı Kilimanjaro’ya tırmanacağım. Sönmüş bir yanardağ olan Kilimanjaro Dağı yaklaşık 6000 rakım değerine sahip. Bu ulusal proje gerçekten zorlu bir sürece sahip fakat çok keyifli geçeceğine de inancım yüksek. Güzel coğrafyasıyla Afrika’da gerçekleşecek olan dünyaca ünlü bu projede yer alacağım için, büyük bir heyecan duyuyorum.

OLUMSUZLUK İYİ ŞEYLERE SEBEP OLABİLİR

İnsanların karşısına yaşanmış gerçeklik çıkardığınızda, sizi duyup anlıyorlar ve harekete geçmeleri için bir sebep olabiliyorsunuz. Hayatta her şeyin bir sebebi var. Elbette ki başıma bunlar gelmeseydi dünyaca tanınınmış biri olmazdım. Spor yine yaşam tarzım olurdu fakat rekortmen olmazdım. Mesele rahatsız olabilmekte aslında. Benim ismimin önüne gelen sakat, engelli gibi ötekileştirmeleri kabul etmedim ve bunun dışına çıktım.

Time Kocaeli Okurları İçin…
Hayat; onu yaşamayı bilen cesur insanlarındır.

Bu süreçte yanımda olan; Ali Tamak, Sait Gürer, Rıza Taşkın, Erhan Onat, Cihan Arslan, Ayhan Zeytinoğlu, Mustafa Üstündağ, Özcan Şarlı, Yaşar Dalkaç, Prof. Dr. Teoman Kılıç, Salih Meriç, Yücel Öztürk, Egemen Öz ve Gülşah Yılmaz’a teşekkürlerimi sunuyorum…

Instagram: ufukkocakofficial