Merhaba Sevgili Kocaeli Time okurları. Bu ay sizlere “panik atak” hastalığını çok daha derin ve anlaşılır şekilde anlatmaya karar verdim. Ardından EMDR terapisinin panik bozukluğa nasıl yaklaştığını ve neden bu denli başarılı olduğundan bahsedeceğim.

Eminim ki sizler de benim kadar bu bozukluğa sahip olan bir sürü insan dinlemiş veya hayatınızın bir döneminde bizzat yaşamışsınızdır.

Genellikle şöyle özetlenir:

Durup dururken kalbim öyle bir küt küt atmaya başladı ki, nefes alamamaya başladım. Bir yandan başım döndü, midem bulandı, elim ayağım boşaldı. Hemen acile gittim, psikolojiktir dediler geri yolladılar beni. Yaşadığımı bir ben bilirim. Tabi ki ikna olmadım; hem dahiliyeden hem de kardiyolojiden randevu alıp gittim. Bir sürü tetkik yapıldı. Yok, bulamadılar. Haftaya profesöre gitmeyi planlıyorum…

Aradan bir süre geçer...

Bu esnada bir sürü tetkik yapılmış ve birçok uzmanla görüşülmüştür. Çünkü panik atak esnasında bütün bu belirtileri yaşayan kişi gerçekten de olanları yaşıyor bütün şiddetiyle ve psikolojik olarak bunları yaşayabileceğine aklı bir türlü yatmıyor.

Gerçekten de haklı bir neden…       

Uzun inkarlardan sonra “bir de bunu deneyeyim bari” diyerek psikiyatriye gider ve tanı alır. İlaç kullanmaya başlar. İlaçlar gerçekten de iyi gelir.

Ancak bu sefer ilaçlara bağlılık başlar; “Bıraktığımda ya aynı şeyler yine tekrarlanırsa…”

Ya da tam tersi; “doktor 1 ay sonra gel dedi, ama zehir alıyorum vücuduma. Kendi kendime yenerim ben bunu.”  Ancak işler hiç de planlandığı gibi gitmez. Aynı döngüler tekrar başlar.

Hadi şimdi olası bir örnekle EMDR perspektifiden panik bozukluğa bakalım.

Diyelim ki karanlık bir sokakta tek başınıza yürüyorsunuz. Aniden karşınıza yüzünü tam olarak seçemediğiniz ancak size doğru baktığını ve yöneldiğini fark ettiğiniz bir insan çıktı. Ve bunu bir tehlike olarak algılamaya başladınız. İşte tam o anda beyniniz savaş - kaç tepkisi vermeye başlar. Bu yaşayan bütün canlıların tehlikeli bir durumla karşılaştıklarında verdiği bir ortak tepkidir. Nabzınız hızlanmaya başlar. Nefes alma sıklığınız artar ve kaslarınızdaki gerginlik düzeyiniz artar. Hızla oradan uzaklaşmaya çalışırsınız veya kendinizi güvende tutmak için başka alternatifler üretirsiniz. Peki o anda hangi duyguları yaşarsınız sizce? Korku, panik, endişe… Bana bir şey olacak mı? Güvende değilim. Yalnızım. Bu düşünceler kafanızda döner, durur. Şimdi bir bakın bakalım. Tüm bu olanlar hangi duruma benziyor? Panik atak. Kesinlikle.

Sonra aradan bir süre geçer.

Yine bir akşam, yalnız başınıza sokakta yürümeye başlarsınız. Yol boş ama aniden bir korku kaplamaya başlar içinizi, kalp atışınız hızlanır. Sanki aylar önce olan durum gibi tepki vermeye başlar vücudunuz. Halbuki ortada tehlikeli, gözle görülür bir durum da yok. Enteresan değil mi? Size bunu yaşatan durumlara biz terapistler tetikleyici deriz. Yalnız dışarı çıkmak, karanlık, güvende hissetmediğiniz anlar… Bunlardan bazıları veya hepsi işte sizi, savaş - kaç tepkisini verdiğiniz o üzerinden uzun bir süre geçmiş ana geri götürür. Zamanla da bu durumu tekrar yaşamamak adına yalnız kalmaktan kaçınmaya başlarsınız, akşam dışarı çıkmak istemezsiniz. Bu kaçınma davranışları da panik atağın seviyesini artırır. Bununla beraber fobiler geliştirir ve depresyona girebilirsiniz.

Panik atağın ortaya çıkma durumunu anlattığıma göre artık tedavi kısmına da değinme zamanı geldi. Yine çok basit bir örnekle bunu anlatmaya çalışacağım. Zatürresiniz ve şiddetli öksürüğünüz var. Öksürük ilacı kullandınız ve artık öksürmüyorsunuz. Sizce iyileştiniz mi? Kesinlikle hayır. Panik atağı ilaçla tedavi etmek aslında buna benzer. Kişiyi rahatlatır, günlük yaşamın kalitesini eskiye döndürür ancak hastalık sinsi sinsi ilerler. Tek bir tetikleyiciyle karşılaşmasına bakar panik atağın geri gelmesi. Sonra tekrar ilaç kullanımı başlar. İşte biz terapistler öksürüğü değil zatürrenin ta kendisini tedavi etmeye çalışıyoruz. Psikiyatristler de bunun tavsiyesini verirler zaten. Medikal tedavi+ psikoterapi…

Danışan panik atak tanısıyla odamıza geldiği anda panik atak öyküsünü dinleriz ve ardından onu terapi sürecine hazırlarız. Günlük hayatında kullanabileceği teknikler öğretir ve bu süreçte ona güç verecek yol arkadaşları (kaynaklar) buluruz. Ardından en son yaşadığı panik atak durumundan yola çıkarak bir terapi planı hazırlarız:

O gün neler oldu paylaşır mısın? Hımm peki... O an’ın en rahatsız edici kısmı neydi? Ne hissettin? Peki bedenin de neler oluyordu?

-En rahatsız edici kısmı sanırım öleceğimi düşündüğüm andı. Kendimi çok çaresiz hissettim. Çok korktum, kaygılandım. Kalbim çok hızlı atmaya başladı. Bacaklarım güçsüzleşti…

Sonra danışanın bu savaş - kaç tepkisini verdiği ilk anıyı bulmaya çalışırız. Ve aslında bu anı oldukça kolay bulunur.

-Sanırım 7-8 yaşlarındaydım. Gece yatakta uyurken ani bir gürültüye uyandım. Annem ve babam tartışıyordu. Onların yanına gittim, beni fark etmemişlerdi ve izlemeye başladım. O anda babam çok öfkeliydi ve anneme bir tokat attı, annem ağlamaya başladı. İşte orada da kendimi çok çaresiz hissetmiştim. Çok korkmuştum. Kalbim hızlı hızlı atmaya başlamıştı.

Bingo! İşte bulduk. Bu bir çocuk için oldukça travmatik bir anı. Travma anında o çocuğa “-Sakin ol, güvendesin. Annen ve baban seni çok seviyor. Bak normalde çok iyi anlaşıyorlar. Birazdan seni gördüklerinde sakinleşecekler. “  diyebilen sol beyin devre dışı kalır. Ve o travma anındaki duygular, düşünceler ve bedeninde yaşadığı tepkiler beyninde asılı kalır ve uygun anı bekler. Aradan seneler geçer bu çocuk artık yetişkindir. Ve karşısına bir tetikleyici çıkar. Kavga eden iki arkadaşını görür, müdahale etmek ister ama edemez. Havada asılı kalan tepkiler hızla hedefine doğru ilerler ve kişi ilk panik atağını geçirir. Sonrasında artık bu tepkilerin bir hedefe ihtiyaç yoktur. Panik atak geçirdiği saatler, rahat nefes alamadığını hissettiği yerler (otobüs, metro) ve daha birçok durum artık yeni bir tetikleyicidir.

İşte EMDR bu ilk anının rahatsız ediciliğini, tetikleyicileri tamamen duyarsız hale getirir. Ve yeniden yorumlatır. Danışanı zamanla tetikleyen hiçbir durum kalmaz. Bahsettiğimiz o ilk anı tamamen etkisini yitirir. O anıya baktığında çaresizim diyen kişi güçlüyüm aslında demeye başlar. Daha sonra en son yaşadığı panik atak anısını ve diğerlerini duyarsızlaştırmaya başlarız. Tabi danışan bu esnada oldukça yol katetmiş olur. Artık hiç panik atak yaşamıyordur. Bütün anılar duyarsızlaştığında artık vedalaşma zamanı gelmiştir bizim için. Zorlu ama içinden güçlenerek çıktığımız bir yolculuk yapmışızdır beraber.

Yukarıda bahsettiğim durumları yaşıyorsanız ve EMDR terapisini siz de deneyimlemek isterseniz www.emdr-tr.org web sitesinden, üyelerimiz sekmesinden şehrinizde yaşayan sertifikalı terapistlere kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Ve en önemlisi de yalnız ve güçsüz değilsiniz. Bu farkındalığı size yeniden kazandıralım.