YAZAR: DOÇ. DR. SÜLEYMAN KARAKOYUN

Damar sertleşmesi kısaca arterlerin, yani atar damarların sertleşmesi veya tıkanması olarak tanımlanır. Kalp damarlarındaki damar sertleşmesi kalbe giden kan akışını sınırlayabilir. Kalp damarlarındaki bu daralma veya tıkanmalardan sorumlu olan damar iç çeperinde oluşan yağ ve kireç içerikli plaklardır. Damar sertleşmesi vücuttaki herhangi bir atardamarı tutabilmektedir. Koroner arter hastalığı koroner yani kalbi besleyen arterlerin daralması veya tıkanmasıdır. Koroner arterler kanın serbestçe akabildiği esnek  tüp gibi değerlendirilebilir. Oksijenden zengin kan kalp dokusunu besleyemediği zaman anjina denilen göğüs ağrısı meydana gelir. Koroner arterlerin aniden tıkanması durumunda kalp krizi (kalp kası hasarı) ortaya çıkabilir.

ANJİYOGRAFİ NEDİR?

Koroner arterlerde damar sertliği gelişip gelişmediği tanısını koymak için kullanılan tanısal testler arasında koroner anjiyografi (kalp kateterizasyonu veya anjiyo da denir) altın standart tanı yöntemidir. Anjiografi sadece kalp damarları için değil; vücuttaki bütün damarların görüntülenmesinde kullanılabilecek bir tanı yöntemidir. Anjiografi tedavi amaçlı değil tanısal amaçlı yapılan bir tetkiktir. Halk arasında sık kullanılan anjio ile damar açılması aslında anjiografi ile tanı konulduktan sonra, damar darlığı yada tıkanıklığı mevcut ise stent kullanılarak damarların açılmasıdır.

ANJİYO NASIL YAPILIR?

Anjio dolaşım sisteminin herhangi bir bölümüne kateter yardımıyla giriş yapıldıktan sonra yapılabilir. Bu amaçla sıklıkla kasık veya koldaki atardamara ince, yumuşak plastik bir kılıf yerleştirilir. Bu kılıfın içinden yine yumuşak ve ince plastik içi boş kateterler vasıtasıyla kalp damarlarının ya da ilgili damarın giriş yerine ilerletilir. Daha sonra bu kateterden kontrast madde (anjiyo boyası) kateter yoluyla enjekte edilir ve hareketli röntgen filmleri dijital ortamda kaydedilir. 
Son dönemlerde el bileği ya da el sırtındaki atardamarlardan girilerek anjiografi yapılması sık kullanılan bir yöntem haline gelmiştir. Kasık atardamarları el bileğindeki atardamarlara göre daha büyük çaptadır. Dolayısıyla kasık damarına kateter ile giriş yapmak daha kolaydır ancak giriş yerindeki komplikasyonlar kasık bölgesinde el bileğine ya da el sırtından yapılan anjio ya göre daha fazladır. Giriş yeri komplikasyonları olarak kanama, atar damar ile toplardamar arasında fistül gelişmesi, damarda balonlaşma ve kanama kontrolü kasıktan yapılan anjiografide daha fazladır. Bilek atardamarlarından yapılan anjio da ise kanama kontrolü daha kolaydır ve atardamar ile toplardamar arasında fistül gelişmesi, damarda balonlaşma son derece nadir görülmektedir. Ayrıca vücudun herhangi bir atardamarında damar sertleşmesi gelişmiş ise diğer damar yataklarında da gelişmiş olma ihtimali yüksektir. Nadir olmakla birlikte kateterler aracılığı ile yapılan anjiografi işleminde kateter teması ile damar sertleşmesi olan bölgelerden pıhtı kopup felç riski oluşabilmektedir. Bazı çalışmalarda el bileğinden yapılan anjiografide kasıktan yapılan anjiografiye göre felç riski de daha düşük olduğu gösterilmiştir. Ancak el bileğinden yapılan anjiografide hem hastanın hem sağlık çalışanlarının maruz kaldığı radyasyon dozunun yüksek olması el bileğinden anjio yapılmasının dezavantajıdır. El bileğinden yapılan anjiografinin bir diğer dezavantajı kasık damarlarına göre daha küçük çaplı olması nedeniyle gelişebilecek el bileği damar spazmıdır. Spazm gelişmesi durumunda çeşitli teknikler ve ilaçlar ile bu spazm kısa sürede çözülebilmektedir. 
Kasıktan yapılan anjiografide yerleştirilen kılıf çekildikten sonra giriş yerine en az 15 dakika bası yapılıp işlem esnasında kan sulandırıcı ilaç yapılıp yapılmamasına bağlı olarak 4-8 saat arasında kum torbası koymak gerekmektedir ve kasık damarında komplikasyon olmadığı ve kanama kontrolü sağlandığına emin olunana kadar hastanın sırtüstü yatması gerekmektedir. Bu durum hasta konforu açısından ciddi sıkıntı oluşturabilmektedir. Kasık tan yapılan anjiografi de kum torbasına gerek kalmadan kapama cihazları kullanılarak giriş yeri kapatılabilir ancak bu maliyetli bir durumdur ve kanama riski yine de yüksektir. El bileği ya da el sırtından yapılan anjiografide ise işlem bittikten hemen sonra hasta daha anjio masasındayken bileğindeki kılıf çekilmekte ve hasta anjio masasından yürüyerek kalkabilmektedir. Hastanın hemen mobilize olabilmesi el bileği anjiosunda ciddi bir avantajdır ve hasta anjiografiden yaklaşık 2 saat sonra taburcu edilerek evine gidebilmektedir. 
El bileğinden yada el sırtından sadece tanısal amaçlı değil aynı zamanda gereklilik durumunda tedavi amaçlı girişim de yapılabilmektedir. Kasıktan yapılan balon ve stent işlemleri rahatlıkla el bileğinden girilerek te yapılabilir. Kliniğimizde el bileğinden anjiografi yapıldıktan sonra gereklilik halinde stent yerleştirilerek damar açılması işlemi el bileğinden devam edilerek gerekli işlemler yapılmaktadır. Bazen geniş kateter gerektiren girişimsel işlemlerde kasık yolu önerilse de uygun teknikler ile aynı büyüklükteki kateterleri kasık girşine gerek kalmadan el bileğinden yerleştirerek gerekli işlemleri yapmak mümkündür. El bileğinden yapılan işlemlerde bu konuda tecrübeli merkezlerde yapılması komplikasyon oranlarının daha düşük olması ile sonuçlandırmaktadır.