İnsanoğlu bir sabah uyandığında, bir virüs ile tanıştı, aslında adını bildiği ama şimdiki tipine hiç alışık olmadığı bir virüs bu. Öyle bir virüs ki; bilinmezliği, sabrı, ayrılığı, uzak kalmayı hatta bazı zamanlarda umutsuzluğu beraberinde getirdi. Ama ilk salgın mıydı bu insanoğlunun karşılaştığı? Tabii ki de hayır, dünya buna benzer ne salgılar atlatmıştı… Bilim ve aklın üstünlüğü ile bunun da üstesinden gelecekti. Mühim olan bu dönemde vücut direncini ve sağlığını en üst düzeyde tutmayı başarabilmek.
Peki, ya ağız sağlığı için ne yapacaktık? Biz, hep “sağlık ağızdan başlar” dedik hastalarımıza. Gebelik öncesi, bazı sistemik hastalıkların tedavisine başlamadan veya birtakım ameliyatlardan önce ağız sağlıklarını kontrol ettirmelerini istedik hastalarımızdan. Şimdi ne olacaktı? Salgın ansızın başlamıştı, kimseyi uyarıp ağız sağlığınıza dikkat edin diyememiştik. Hatta elinizi ağzınıza, gözünüze götürmeyin diye yazılar doluydu ortalıklarda. Evet, dikkat etmemiz gerekenlerden biriydi belki elimizi ağzımıza götürmemek ama ağız sağlımıza da dikkat ederek uymalıydık kurallara.


Bu nedenle rutin ağız bakımınızı ihmal etmeyin. Karantina sürecinde yapabileceğiniz en önemli tedavi, dişlerinizi fırçalamaktır. Dişlerimizi fırçalarken dikkat etmeniz gereken en önemli şey, dişler asla bastıra bastıra diş etlerinizi kanatarak fırçalanmaz. Diş aralarımızın temizliği için de özen göstermemiz gerekli. Diş ipi kullanımı, ara yüz fırçaları ağız bakımının rutin uygulamaları arasında yerini almalı. Ağız gargaralarının kullanımı da önemlidir. American Dental Associantion; corona günlerinde en etkili gargara olarak %1 hidrojen peroksit veya %0.2 povidon iodine içeren gargaraları söylemektedir. Hidrojen peroksitli gargalar, eczanelerde satılan oksijenli suyun bir ölçeğinin iki ölçek normal su ile karıştırılması ile evlerimizde kolayca hazırlanabilir. Bu dönemde beslenmemiz de çok önemli. Hem genel sağlımız hem de ağız floramızın düzenlenmesi açısından, antioksidan ve antienflamatuar etkili doğal yiyecek ve içecekleri diyetimize eklemek faydalı olacaktır. Su tüketimimize bu dönemde daha fazla dikkat edelim. 

Stres, sanırım bu dönemin en büyük derdi. Hastalık psikolojisi, temizlik obsesyonu ekonomik belirsizlikler, sosyal baskı ve benzeri durumlar stres düzeyimizde yükselmeye, bruksizm, aft gibi ağız hastalıklarına davetiye çıkarmaktadır. Ağızımızda aft oluştuğu zaman ilk önce yeme içme alışkanlıklarımızı gözden geçirmemiz gerekmektedir. Bu dönemde asitli ve acılı yiyecekleri tüketmekten uzak durmaya çalışmalıyız. Probiyotikler, ağız sağlığımız için yararlıdır. Günlük tüketebileceğimiz oral probiyotikleri, beslenmemize eklemek faydalı olacaktır. Bruksizmde hastalar çoğunlukla gece uykuda olmak üzere kontrolsüz olarak diş sıkarlar. Bu durum; dişlerde, dolgularda, mevcut protezlerde kırılmalara, eklem ağrılarına, ağız açma kapama ve yemek yeme esnasında doğal olarak ağrıya neden olmaktadır. Peki, bu durumda evde ne yapabilirsiniz? Günlük stresi azaltmanın en önemli yolu düzenli uyku uyumaktır. Evde yapabileceğiniz düzenli egzersizler, uyuduğunuz alandaki elektronik cihazları dışarı çıkartarak ve uyumaya yardımcı olduğu bilinen esansiyel yağların kokusundan faydalanarak uyku düzeninizi sağlamanız, stres ile mücadelenizde size çok yardımcı olacaktır.
Tüm bunlar ile birlikte son olarak diş hekiminize danışın, durumunuzun aciliyeti hakkında bilgi alın. Hekimler bu ve benzer salgın durumlarında tedavi ve korunma protokolleri hakkında eğitim almış kişilerdir ve bu süreç içerisinde gerek Sağlık Bakanlığı’nda gerek Türk Diş Hekimleri Birliği’nde mevcut durum ile ilgili bilgi güncellemeleri yapılmaktadır.

Unutmayın her salgın bir gün bitecektir Gabriel Garcia Marquez’in Kolera Günlerinde Aşk eserinde olduğu gibi; yılmadan, azimle, sabırla, güzel günlerin geleceğini bilerek beklemek, bizi mutlu sona kavuşturacaktır.