Merhaba sevgili okurlar... Bu röportajda sizlere gerçek bir mücadele hikâyesinden bahsedeceğim. Bu hikâyenin baş kahramanı Belgin Abanoz...

 

Belgin Abanoz, mücadeleci yapısıyla down sendromlu çocuklarla ilgili müthiş çalışmalar yapıyor. Bir İzmitli olarak kentimizde birçok gönüllülük projesine imza attı ve şimdi de buğday tanesi projesi ile yanımızda. Onunla bu müthiş iyi kalpli projelerinden ötürü gerçekten gurur duydum. Zorlu geçen mücadelenin sonucunda hayalini gerçekleştirdi. Kısa zamanda tamamlanması hedeflenen “Buğday Tanesi Engelsiz Sosyal Yaşam ve Eğitim Köyü” aynı anda birçok amaca da hizmet edebilecek kapasite de olacak.7 dönümlük alanda kurulacak olan yaşam köyü ile hem özel eğitim, rehabilitasyon hizmeti alacak hem de istihdama katkı sağlayacak.

 

SEÇİMLERDE BEN DE ADAYIM;

“1 milyar nüfusuyla dünyanın en büyük sessiz azınlığı ‘’engellenen insanlar’’ gerek yerel gerekse ulusal yönetimlerde konunun içinde olan insanların söz sahibi olmalarını çok önemli buluyorum. Bu sebepten yerel yönetim seçimlerinde meclis üyeliği aday adaylığımı açıkladım. Sesimizin en gür çıkacağı her platformda olmaya elimden geldiğince gayret etmekteyim.”

 

Röportajın devamı sizlerle...

 

Merhaba Belgin Hanım okurlarımız için kendinizi tanıtır mısınız ?

 

Merthaba. 1976 Fransa doğumluyum ve anaokulu öğretmeniyim. Aslen İzmitliyim. İlk ve orta öğrenimimi Fransa’da tamamladıktan sonra Türkiye’ye döndük. Evliyim ve iki çocuk annesiyim. Deniz ve Kuzey adında iki oğlum var.

 

Dernek statüsü olarak kurduğunuz bu gönüllülük projesinin hikâyesinden bahseder misiniz ?

Benim kendi kurduğum bir anaokulum vardı. Depremde yıkıldı maalesef ve sonra özel eğitim kurumlarında çalıştım. İşim gereği öğrencilerin aileleri ile daha çok bir arada oldum. Bu süreçte onların sıkıntıları, üzüntüleri ve en acısı gelecek kaygılarına şahit oldum. Bu süreç beni çok etkiledi. Bununla ilgili birçok araştırma yaptım. Şişli down cafe’yi araştırdım. Benzer farklı yerleri de... Aynı zamanda zihinsel engelli, otizmli ve down sendromlu gençleri sosyal ortamlara dahil etmeye çalıştım. Birlikte sinemaya gittik, dans ve müzik ile ilgili çalışmalar yaptık. Fakat bu şekilde bazı şeyler kısıtlı oluyordu ve sonrasında bu gönüllülük projesini hayata geçirmem gerektiğini düşünmeye başladım. Bu iş için kolları sıvayıp gerekli prosedürleri gerçekleştirerek birçok kurum (belediye ve kaymakamlık dahil ) ve kişinin desteği ile 2017 yılında Gölcük Down Sendromdular Derneği’ni kurduk ve dernek çatısı altında da Gölcük Down Cafe’yi kurduk. Down Cafe benim için büyük bir hayaldi ve bununla birlikte Kocaeli bölgesinde birçok ilke imza attık. Müzik, sanat, spor ve iş olanakları ile down sendromlu gençlerimizi sosyal alanlara dahil ettik. Sayısız faaliyet ve organizasyonda yer aldık.

Bir anne olarak çocukların ailelerinin hislerine tercüman olmak sizde nasıl duygular barındırıyor ?

 

Bunu tarif etmek zor gerçekten. Bana onların üzüntüsü üzüntü, sevinci sevinç katıyor diyebilirim. Hayatlarına dokunabilmek beni çok mutlu ediyor.

 

Gönüllülük projesi oldukça zorlu bir süreç. Bu süreçteki motivasyonunuzu nasıl sağlıyorsunuz ?

 

Güzel bir konuya değindiniz. Evet zorlu bir süreç. Bu noktada eşim ve çocuklarım en büyük destekçilerim. Bunun yanında yaptığımız projelerde olumlu sonuçlar sağlamak, çocukların ve ailelerin mutluluğu benim için en güzel motivasyon diyebilirim.

 

Dernek projelerinize bir yenisi eklendi... ’’Buğday Tanesi ‘’ adlı projenizi anlatır mısınız 

 

Benim için çok kıymetli bir süreç. Buğday Tanesi projesi, aslında çocuklar için bir rehabilitasyon merkezi. Türkiye’de tam sayı verilemiyor ama 6 milyonu aşkın down sendromlu çocuk var. Devletimizin yapmış olduğu rehabilite merkezleri yetmiyor. Onların eğitimleri, sosyal faaliyetleri ve iş olanaklarının da sağlanması için yapılan bir rehabilite merkezi Buğday Tanesi. Bunun için çok heyecanlıyım.

 

Buğday Tanesi ismi nereden geliyor ?

 

“Buğday Tanesi Engelsiz Sosyal Yaşam ve Eğitim Köyü, bu kentteki engelli ve otizmli bireylere ışık olacak.”

 

Buğday Tanesi filmini duydunuz mu ? Buğday Tanesi, yaşadığı haksızlıklara ve ötekileştirilmeye karşın mücadele eden milletvekili Serkan Bayram'ın hayatından esinlenerek oluştu. Tıpkı Serkan Bayram gibi şimdi de Buğday Tanesi Engelsiz Sosyal Yaşam ve Eğitim Köyü, bu kentteki engelli ve otizmli bireylere ışık olacak.

 

Son dönemde sizi yerel seçimlerde görüyoruz. Sizi. Bu konuya teşvik eden unsurlar nelerdir ?

 

1 milyar nüfusuyla dünyanın en büyük sessiz azınlığı ‘’engellenen insanlar’’ gerek yerel gerekse ulusal yönetimlerde konunun içinde olan insanların söz sahibi olmalarını çok önemli buluyorum. Bu sebepten yerel yönetim seçimlerinde meclis üyeliği aday adaylığımı açıkladım. Sesimizin en gür çıkacağı her platformda olmaya elimden geldiğince gayret etmekteyim.

 

Bu konuyla ilgili ileriye dönük hedefleriniz nelerdir ?

 

Engellerin olmadığı, farklılıklarımızın renk olarak kabul gördüğü rengarenk bir dünya hayalim var. Ülkemi ve hatta dünyayı bu renklere boyamak gibi… Bunu gerçekleştirmek için her zaman en önde giden gönüllülerden biri olacağım.

 

“Eğer başka binin hayatını biraz daha yaşanır hale getirme gücünüz varsa bunu yapın. Dünyanın buna ihtiyacı var…”

 

“Benim yaşam amacım diğer insanlara dokunabilmek”

 

“Hayat amacım şimdi benim mesleğim oldu...”